Sitemizden Yararlanmak İçin Lütfen Üye Olunuz..



Join the forum, it's quick and easy

Sitemizden Yararlanmak İçin Lütfen Üye Olunuz..

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119)

    mervenur_119
    mervenur_119
    ADMIN
    ADMIN


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 192
    Kayıt tarihi : 24/05/08
    Rep Puanı : -1
    Ruhsal Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Melekun9
    Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Mesgulrc6
    TAKIMI: : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Besiktas
    Nerden : Gamzeli Sendromlulardan...
    . : Facebook SayfamızGALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) 22752225092.4789.1377692051

    GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Empty GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119)

    Mesaj tarafından mervenur_119 Perş. Tem. 24, 2008 11:49 am

    BÖLÜM 1

    Hasan,Ela,Zeynep,Zenan ve Murat her sabah olduğu gibi bu sabahta konuşa konuşa hastaneye geliyorlardı. Birden bire önlerine kan kırmızı bir araba çıktı.Sonra aniden durdu ve onlara yol verdi.Araba gidip park ederken arkasından bakakalmışlardı.

    Murat: O bir Ferrari miydi ben mi yanlış gördüm

    Hasan: İkimizde yanlış görmüş olamayız hayır bu kessinlikle bir Ferrari! Vay canına...

    Zeynep: İçindeki kim acaba?

    Zenan:Aslını istersen çok da merak ettiğimi söyleyemeyeceğim. Kesin babasının parasıyla hava atıp ortalıkta gezen aşağılık bir serseridir...

    Ela:Peşin hükümlü olmayın bu kadar henüz elimizde hiç bir delil yok.Heey bakın arabanın kapısı açıldı. Galiba sorunuzun yanıtı hastaneye gidiyor.

    Ela doğru söylemişti. Arabanın içinden kimin çıkacağını nereden bileceklerdi? Kapı açıldığında önce bir çift uzun bacak göründü. Beş kişi araba geldiğinden beri yerlerinden santim kıpırdamamışlardı. Bu bir bayandı ve arabadan tamamen inince ne kadar etkileyici olduğunun farkına vardılar.Boyu daha uzundu şimdi ve koyu kahve saçları beceriksizce ensesinde toplanmıştı.Gözündeki güneş gözlükleriyle bile ne kadar önemli biri olduğunu yansıtıyordu. Giyimi de güzeldi. Üstünde açık mavi bir gömlek vardı ve önü açık bırakılmıştı. İçine siyah düz bir body giymişti. Altta ise koyu renk mini bir kot şort vardı ve uzun boylu olduğu için kendine yakıştırmıştı. Son olarak ayağında koyu mavi renkte konvers tipi ayakkabılar vardı. Çok sportif bir tipi vardı uzaktan bakınca. Sırtındaki çantanın yanısıra elinde de bir laptop taşıyordu.

    Hasan: Vaaay canınaaa dedi ve uzun bir ıslık çaldı

    Zey: Hasan napıyorsun duyacak şimdi ayıp!!

    Ze:Kiminle konuştuğunun farkındamısın Zeynep o kişi Hasan

    E:Bence Hasan haklı. Laf aramızda ben bile etkilendim.

    M:Pek de hastaya benzemiyordu değil mi?

    Ze: Valla inanmıycaksınız ama bende merak etmeye başladım.

    Zey: Evet yaa ben çok merak ettim kim bu?

    M:Büyük ihtimal senin gibi biridir işte. Babası burjuva olan şımarık, havalı bir zengin kızı.

    Zey: Konuşmalarnız dikkat etsen iyi olur. Senin o dediklerini ben sırf iyi bir cerrah olabilmek için teptim anladın mı?

    E: Ya kesin tartışmayı saatin kaç olduğunun farkındamısınız? Çakılıp kaldık buraya ama işe geldik dedikodu yapmaya değil. Hemen gitmezsek hem Gestapo bizi yiycek hem de o kadının kim olduğunu öğrenemeyeceğiz.

    H: Ela haklı yaa çatlıycam ben burda hadi içeri girelim hadii!! (Hepsi birden ona bakınca) Nee! Ya kötü birşey demedim ki hadisenize geç kaldık!

    H:(bir süre sonra) Ya kasları mı vardı onun bana mı öle geldi?

    Ze-Zey-E: Hasan!!!

    H: öff tamam ya bugünde sohbetinize doyum olmuyor:(

    Merak dolu bir gün...Bu güzel yabancı kimdi acaba? 5 asistan birbirlerine şaşkınca bakarak içeriye girdiler ve maceranın kollarına atıldılar...

    Yorum isterim:))
    mervenur_119
    mervenur_119
    ADMIN
    ADMIN


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 192
    Kayıt tarihi : 24/05/08
    Rep Puanı : -1
    Ruhsal Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Melekun9
    Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Mesgulrc6
    TAKIMI: : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Besiktas
    Nerden : Gamzeli Sendromlulardan...
    . : Facebook SayfamızGALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) 22752225092.4789.1377692051

    GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Empty Geri: GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119)

    Mesaj tarafından mervenur_119 Perş. Tem. 24, 2008 11:50 am

    BÖLÜM 2

    Gestapo:Asistanlarımı gören var mı acaba?? Yine nerede kaldı bunlar Allah'ım bir gün erken gelseler şaşarım zaten...

    Vee beş kişi koşarak gelirken Gestapo sabrının sınırlarını zorluyordu

    Ze-Zey-H-M-E: günaydın hocam!

    Ges: Aa bu kadar olur ben de tam sizden bahsediyordum. Her neyse. Sizi azarlamayı sonraya bırakıyorum çünkü bugün önemli
    bir işimiz var.

    M: Hocam izninizle bir sorum var

    Ges: söyle Murat?

    M: hocam bu önemli şeyin sabah buraya gelen Ferrariyle bir alakası var mı?

    Ges: Murat arabalarla yakinen bir ilgim varmış gibi gözüküyor muyum? İnsanları burdan içeriye alırken "pardon arabanız ne marka?" diye sormuyoruz.

    M: Özür dilerim hocam.

    Ges:Nerde kalmıştım? hı evet.Bugün eğer şanslıysanız inanın bana hayatınızın en iyi günlerinden biri olabilir. Şimdi gidin ve güzel bir kahvaltı yapın anlaşıldı mı? Birazdan Haldun hoca sizi çağırabilir orada uyuyup da beni rezil edin istemiyorum.

    Dedi ve arkasını dönüp gitti. Vee tam o sırada o gizemli kadın Haldun hocanın odasına çıkmak için merdivenlere yöneldi...

    H: Allah'ım şuraya bakın işte o kadıın!!

    Zey: Bu fırsat ele geçmez bence

    Ze: bence de yavru kuşlar beni takip edin...

    E: bence bu iyi bir fikir değil...(Dönüp baktılar) evet değil. birini takip etmek hiç de etik bir davranış değil.

    Ze: Ela rica ederim bir saniyeliğine uzayda olduğunu ve etiğin olmadığını düşün ve yürü!!

    BAŞHEKİMLİK KATINDA

    X: afedersiniz Haldun beyin odası ne tarafta?

    S: Hemen sağdaki oda hanımefendi

    X: teşekkür ederim, dedi ve odaya yöneldi. kapıyı çalarak içeri girdi

    Hal: ve Egemen bey sizi temin ederim vaadettiğimiz tüm koşullar şu anda mevcut.

    Ege: Deniz...hoşgeldin. seni bayağı bekledik ama gelmeyince içeri geçtik...

    Deniz'di adı...gözleri derin ve manalıydı ve de... masmavi...adı gibi...deniz gibi...

    Deniz: geciktiğim için afedersiniz ancak trafik çok yoğundu.kusura bakmayın...

    Üç kişi vardı Haldun hocanın odasında. Biri 35'lerinde yakışıklı ve uzun boylu bir adamdı. Gözleri Deniz'in gözleriyle tıpatıp aynıydı. Diğeri ise henüz yeniyetme bir gençkızdı. Adı Ece idi ve asistanlık programına katılmış, 1.lik ile hastaneye girmeyi başarmıştı..öteki genç bayan ise 25-26 ya vardı ya yoktu...

    D: Haldun bey yolculuktan yeni geldim sayılır. 16 saat havada kalmanın nasıl bir duygu olduğunu bilirsiniz.Bu yüzden Egemen ve Ece'nin aksine dinlenmeye ihtiyacım var. Biz konuşma faslının büyük kısmını telefonda gerçekleştirdiğimize göre ben hem biraz dinleneyim hem de John Hopkins'teki üstlerime vardığımı ve görevimin başına en kısa zamanda geçeceğimi bildireyim diyorum.Siz ne dersiniz?

    Hal: Elbette Deniz hanım. Asistan dinlenme odamız bir alt katta. isterseniz oraya inin bu saatte asistanlar iş başındadır. hem de işlerinizi de rahatça görebilirsiniz.

    D:teşekkürler Haldun bey.

    Odadan çıktı. Ancak farkında olmadığı birşey vardı. Oda beş çift meraklı gözün onu izlediği...

    H:ben dedim kapıyı kapatmadan biraz yanaşalım diye ya ne kadar korkaksınız şimdi kim olduğunu öğrenirdik

    M:doğrusunu isterseniz geldiğime pişman oldum şimdi kahvaltımı etmiş işimin başına dönmüştüm

    Ze: bana bak murat eğer susmazsan seni kahvaltı niyetine yerim anladın mı

    Zey: bu tarafa geliyo sessiz olsanıza!!

    Ze:hayır gelmiyo aşağı iniyo hadi tabanları yağlayın aşağı gidiyoruzz (aşağı inerken:)

    Zey: Allah'ım ne konuştular acaba?

    H: bence ondan önce kim bu acaba??

    Ze:yeter artık çenenizi kapayın ve hızlanın.

    E:ya ben gelmesem?

    Zey-Ze-H:Elaaa!!

    E: öff peki tamam geliyorum ya beni de alet ettiğinize inanamıyorum!!

    Koridorda koşarken kavga eden üç kişiyle çarpışmanın eşiğine geldiler

    S: heey! ne bu haliniz böyle

    L: mesele neyse sakince çözebilrisiniz kavga etmenize gerek yok:) yoksa önemli bir ameliyat mı var birbirinizi ezdiğinize göre...

    Arslan o kadar tartışmaya dalmıştı ki olanları yeni farketmişti

    A: .....ve işte bu yüzden birinci ameliyathane benim. Bi dakka burada neler oluyor?

    Ze: hastaneye manken gibi bi hatun geldi onun nereye gittiğini anlamaya çalışıyoduk

    Zey: yaaani merak ettik kim diye öyle gidiyoduk..(fısıldayarak) zenan neler diyorsun sen??

    S: acaba haldun hocanın sabah bahsettiği kişiler mi bunlar?

    L:olabilir

    A:bence biz de gidip bakmalıyız...

    Ze: ee kim içeri giriyo?

    Herkes birbirine bakar ve sonuda Suat:

    -ben girerim. Hem belki tanıdık biridir

    A:senin için bile çok cesurca:)

    S: giriyorum, dedi ve kapıyı çalmadan daldı... Daldığı gibiyse koltuğa boylu boyunca uzanmış o gizemli bayanın zehir gibi masmavi bakışlarla ona doğru yöneldiğini gördü

    S: benn şeyy...

    D: kapısız köyün muhtarı olacak adamsınız vesselam . Bu ne böyle yaa dalan dalana? kardeşim dinlenmeye çalışıyoruz burda

    S:ama ben...

    D: tamam kardeşim tamam yaa defol çık dışarı zaten yorgunum bir de senle uğraşamam. ya hala bön bön bakıyor yaa insan bir özür diler ya şu hale bak!! Hödük!!!

    S: tamam tamam afedersiniz, dedi ve neye uğradığını şaşırarak odadan çıktı. O sırada Haldun bey Egemen ve Eceyle birlikte Deniz' in yanına geliyordu ve kapıdaki hengameyi gördü.

    H: arkadaşlar burda neler oluyor?

    Suat herkes meraklı bakışları arasında dayanamadı ve patladı. ancak Deniz'in arkadan kapıyı aralayıp onu dinlediğini farkedemedi...

    S: içeride manyak ve büyük ihtimalle yeni asistan olan bir kadın bana hakaret etti. hocam kim bu Allah aşkına? bir açıklamayı hakettim sanırım..

    Açıklama Deniz'den geldi. Kapıdan usulca çıktı ve Suat'ı sırtından sertçe dürttü

    D: baksana sen bi bana??

    Suat arkasını döndü vee

    GÜMMM!!

    Suratına çok sert ve beklenmedik bir yumruk yemişti.. Kendini yerde bulmuştu.. herkes şoktaydı..Zenan hemen yanına koştu

    Ze: suat iyi misin? Han'fendi sizin sorununuz ne ?

    Suat yere fırlayınca yaka kartı uçmuştu. Deniz o yana meyil etti ve kartı yerden aldı.

    D:hemen de devrildin be süt çocuğu. Tüü sana ya boyuna bakan da adam sanır seni. bakalım bana manyak diyecek kadar nerden samimiymişiz senle? Kimsin acaba hmm Dr Suat Birtan tanıyorum ama nerden

    S: kesin artık şunu lütfen hakaret ettiğniz yetmedi bir de yumruk attınız kimsiniz artık söyleyin de rahatlayalım.

    D: hatırladım senii!! sen geçen yıl bizden teklif alan ama aşkım için kariyerimi teperim diye trip atan kalp cerrahısın.(kahkahalara boğularak) sana ne kadar güldük tahmin edemezsin milletin herşeyini bırakıp geleceği teklifi aptallar gibi elinin tersiyle ittin..

    S:yeter artık! derdin ne senin benden ne istiyorsun kimsin!!

    Deniz Suat'a doğru gitti, Suat'ın elini kavradı ve bir çekişte onu yerden kaldırdı. Sanki herkes sinemadaydı ve heyecanlı bir sahneyi izliyordu.

    D: kalk bakalım efendi kalk. Demek kim olduğumu öğrenmek istiyorsun

    S:evet lütfen, dedi hala şaşkınlığını üstünden atamamıştı.

    D: Doçent Dr. Deniz Başar Girgin. Amerika Birleşik Devletleri John Hopkins Tıp Fakültesi Beyin Ve Sinir Cerrahisi anabilim dalı başkanı ve başhekim yardımcısı...

    Herkes şoktaydı. Bakalım bundan sonra neler olacak??
    Yorum isterem:D
    mervenur_119
    mervenur_119
    ADMIN
    ADMIN


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 192
    Kayıt tarihi : 24/05/08
    Rep Puanı : -1
    Ruhsal Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Melekun9
    Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Mesgulrc6
    TAKIMI: : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Besiktas
    Nerden : Gamzeli Sendromlulardan...
    . : Facebook SayfamızGALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) 22752225092.4789.1377692051

    GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Empty Geri: GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119)

    Mesaj tarafından mervenur_119 Perş. Tem. 24, 2008 11:50 am

    BÖLÜM 3: YENİ BİR BAŞLANGIÇ

    Hal: Bugün gelecek olan yeni konuklarımız, dedi bir sinirle. İşte bu beyfendi yeni gelen jinekoloğumuz Dr. Egemen Girgin, ve bu da Amerika' daki yönetim heyetinden Dr.Deniz hanım. Bu güzel genç bayan ise hastanemize birincilikle gelen yeni asistanımız Dr. Ece Girgin.

    Haldun bey konuşurken hala Deniz'in sinirden gözleri parıldıyordu. Suat ise Deniz'in sinirini daha da attıracak birşey dedi

    S: Hocam şaka mı bu? 25 yaşında bir kadın nasıl doçent olabilir? hadi onu geçtim nasıl başhekim yardımcısı olabilir?

    D: Nooldu güzelim? Bi tane kesmedi ikinciyi canın çekti galiba hı? Bana bak deve ben asistan değilim anladın mı kapı gibi doçentim burda. eğer zoruna gittiyse suçu kendinde aramanı öneririm adamı havadan doçent yapmıyolar.

    Deniz konuşmaktan ve sinirden nefes nefese kalmıştı. Egemen onu zaptetmek için sıkı sıkıya kolundan tutuyordu.

    Ege: Deniz lütfen sakin ol yeter artık yeterince rezil olduk

    Ece: abla lütfen yapma...

    D: ya sakin ol deyip durmayın bana bırak beni Egemen off canım sıkıldı ama aaa!!!

    A: Tamam tamam herkes sakin olsun. Suat yürü de gözüne buz koyalım hadi

    S: istemiyorum Arslan sağol, dedi ve Deniz'e nefret dolu bir bakış atarak arkasına dönüp yürüdü. Zenan da arkasından hızla koştu ve koridorun sonunda gözden kayboldular.

    Hal: her neyse artık bu akşamki tanışma yemeğinde konuşursunuz. Deniz hanım olanlar için çok özür dilerim sizden gidin ve dinlenmenize devam edin rica ederim.

    Deniz geride kalanlara ters bir bakış attı ve asistan odasına geri döndü.

    Ege: Haldun bey olanlar i,çin esas ben Deniz adına özür dilerim. kendisi yolculuktan sonra çok ters olur vee...

    Hal: vee?

    Ege: kendisine asistan olarak hitap edilemsinden hiç hoşlanmaz. her zaman bunu emeğine saygısızlık olarak gördüğünü söyler. Tabi Suat bey'in bunu bilmesini zaten beklemiyorum. Kendisinden de benim ve Deniz'in adına özür dilerseniz sevinirim..

    Hal: Tabiki efendim. Hem zaten ben Suat beye gerekli açıklamayı yapınca affedeceğinden eminim siz merak etmeyin.

    Ege: ben şimdi Deniz'in yanına döneyim izninizle.

    Hal:tabi efendim lütfen.

    Egemen mahçup bir şeklide gülümsedi ve odaya döndü. vee Haldun bey o zaman köşede mıymıntı mıymıntı duran dört asistanı farketti.

    Hal: Ne bakıyorsunuz öyle? hadi işinizin başına..,dedi ve sinirli bir şekilde yürüdü gitti.

    H: zaten ne olsa herkes gelip bize kızar.

    Zey: zırıldanma Hasan. neyse Gestapo geliyo hadi peşine takılalım...

    CERRAHİ KATINDA

    E: ya Zenan çok fena olmuştu yanına gitsemiydik?

    O sırada yan koridordan hızla Zenan geldi.

    Ze: babasının şımarık kızı. bu ne cüret yaa durup dururken gelip birine yumruk atmak...

    H: ben demiştim size kasları var diye dinlemediniz beni. nasıl da vurdu ama koskoca Suat beyi yere devirdi.. Helal olsun!

    Ze: hasan şimdi ben sana bir tane oturtucam o zaman yere devrilmek nasıl bir duygu hissedeceksin ama. Saçma olan içeri neden Suat giriyo? Ya pekala şu salak Hasan girip sonra da yumruğu o yiyebilirdi. belki biraz aklın başına gelirdi fena olmazdı yani

    H: Zenan söylediklerine dikkat et. Suatı zorla girsin diye tehdit felan etmedim kendi gönüllü oldu

    Ze:HASANN!!

    E:Zenan yavaş tamam sakin ol

    Ges: Dedikodu seansınız bitti mi? Hı?

    Mahçup bir biçimde önlerine baktılar. gestapo arkasını döndü ve yola devam etti. Takip etmeye devam ettiler.

    M:kadın doçentmiş. ben en fazla bizim gibidir diye düşünmüştüm. vay be..

    H: zaten nerden baksan ancak bizim kadar. Bir de bu yaşta Beyin cerrahisi anabilim dalı başkanı olmuş.. buna ne dersin??

    M: hayret verici... gerçekten de hayret verici...

    Ges: yeter bu kadar sabahtan beri susmadınız. Hala konuşmaya devam etmeye kararlı mısınız??

    sessizlik....

    Ges: o zaman Zenan sen 3189'a, Zeynep sen orderlarla ilgilen ve Murat dosyaları düzenlemede Zeynep'e yardım et, Ela ve Hasan düşün peşime...

    Hepsi hastaneye dağıldılar.. Bakalım yakışıklı cerrahlarımızın arasında neler oluyor?

    KAFETERYADA

    Ars: Nasıl oluyor da aynı dalda olduğunuz halde tanışmıyorsunuz?

    L:Deniz hanımı makaleleri ve çalışmaları yoluyla az çok tanıyordum ama ilk defa gördüm. Egemen beyle tanışıyorum ama. Deniz hanımla ise 10 yıldır kendisi hiç Türkiye'ye gelmediği için tanışamamıştık.

    Ars: peki Egemen beyle nerden tanışıyorsun?

    L: kendisi 3 yıl önce Ankara'da bir cerrahi kongresine gelmişti. Ev sahibi hastane bizdik. Ordan tanıyorum.

    Ars:hmm...Levent, sence gerçekten doğru mu?

    L:ne gerçekten doğru mu?

    Ars: Şu mükemmel hatunun daha da mükemmel olup da bu yaşta doçent olması??

    L: Arslan yapma lütfen hiç mi gazete okumuyorsun? Hadi gazeteyi bırak tıp dergisi de mi okumuyorsun? Bu kadnın çalışmaları bu dalda çığır açtı. Alanın olmasa bile muhakkak duymuş olmalısın

    Ars: ya tamam okuyorum ama dikkatimi çekmemiş olacak. gerçi bu beni pek fazla ilgilendirmiyor.

    L: bu da ne demek şimdi?

    Ars: (muzipçe gülerek) vay be hem genç hem güzel hem de hırslı tam da tipim...

    L: hem boyu boyuna da uygun:) bence uğraşma Arslan yazık olur sana:)

    Ars:Risk almadan hiç bir şey başaramzsın Levent bunu biliyorsun. her şeye rağmen denemeye değer:)

    L: sonra uyarmadı deme de...

    Ars: bu arada dikkatimi çeken bir şey daha: Egemenle soyadları aynımıydı?

    L: evet Egemen bey Denizin abisi. Dikkat ettiysen asistan gelen kızın da aynıydı. O da kardeşleriymiş

    Ars:hadi canım!!

    L: ne oldu neden şaşırdın?

    Ars: abisi 35'i devirmiş ama o 26 yaşında ve doçent olmuş... vay canına demek genlerle pek alakası yok...aslında benziyorlardı biraz

    L: bunu sana açıklamak isterdim ama çok önemli bir ameliyatım var ve ben geç kalıyorum..

    Ars: bi dakika neyi açıklayacaksın ki?

    L: sonra görüşürüz Arslan, dedi ve gülümseyerek ameliyathanelere giden asansöre bindi.
    Arslan ise merak içinde oturmaya devam etti, kahvesinden bir yudum daha alırken Deniz'i düşündü..ve yüzüne geniş bir tebessüm yayıldı...

    Bundan sonrasını da biraz merak edin:)) yorum isteremm:DD
    mervenur_119
    mervenur_119
    ADMIN
    ADMIN


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 192
    Kayıt tarihi : 24/05/08
    Rep Puanı : -1
    Ruhsal Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Melekun9
    Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Mesgulrc6
    TAKIMI: : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Besiktas
    Nerden : Gamzeli Sendromlulardan...
    . : Facebook SayfamızGALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) 22752225092.4789.1377692051

    GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Empty Geri: GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119)

    Mesaj tarafından mervenur_119 Perş. Tem. 24, 2008 11:51 am

    BÖLÜM 4: HAYAT NE GARİP!!

    Ege: Deniz gelir gelmez vukuat çıkarmak zorunda mıydın? Adamı tanımıyorsun bile yakışıyor mu senin gibi mevki sahibi bir insana durup dururken böyle yapmak?

    D:Egemen üstüme gelme rica ederim zaten yorgunluktan ölüyorum. Hem naapayım damarıma bastı deve

    Ege: Bi noktaya dikkatini çekmek istiyorum Denizcm siz onunla aynı boyda sayılırsınız

    D: Konuyu dağıtma. Hem olabilir yine de nezaketsiz devenin teki

    Ece:Yahu adama ağzını açtırmamışsın ki nezaket göstersin alemsin abla yani!!

    D: ya burası ne biçim hastane? Anlatıyorlardı da inanmıyordum. O asistanlara ne demeli? Sümsük sümsük köşede dikilmiş seyrediyolardı sanki dersin bilim kurgu film çekiyoruz Hem maaşşallah hocalarla asistanların arası da pek sıkı fıkı görmedin mi herif yiyince yumruğu kız nasıl da fırladı yanına..Umarım Haldun beyin beni taa oralardan buralara yalvar yakar getirmesine değmiştir..

    E:Tamam güzelim tamam sakin ol.Emin ol değecek. Burda daha faydalı olacaksın istediğin de bu değil mi zaten? Hem maşallah arabayı da dakka bir hemen almışsın

    D:Ben almadım Jonathan önüme getirdi havaalanında. Hem araba zaten benim yani ne olacak?

    Ege: Her neyse. Akşam bir de yemek varmış duydun değil mi?

    D:Duymaz mıyım ya bu yorgunlukla bşr de yemeğe gidip millete şirinlik yapıcam off!!

    Ece: abla bir de ne giyinicem derdi var onu unuttun. Ne giymeyi düşünüyorsun?

    D: bilmem ki güzelim düşünücez artık. Neyse benim Mr. Sanders'ı aramam gerek.

    Ege: Geç bile kaldın. bari otele gidelim hem biraz dinlenirsin biz de bu arada hazırlanırız.

    D: o zaman çıkalım ben oradan ararım.

    Odadan çıktılar ve otele doğru yola koyuldular.

    SUAT'IN ODASINDA

    S:Ya hala inanamıyorum! Bir kadında yumruk yedim.. o kadar insanın arasında küçük düştüm.. ve sen kılını bile kıpırdatmadın Zenan...

    Ze: Suat ne yapmamı bekliyordun? Saçmaladığının farkında mısın? Ben de tekme tokat dalsa mıydım yani?

    S: En azından o sünepe arkadaşlarını alıp oradan uzaklaşabilirdin. Bunu yapabilirdin.

    Ze:Arkadaşlarıma sünepe diyemezsin. Seninle tartışmıycam çünkü şu an çok gerginsin ve hırsını benden almaya çalışıyorsun...

    Lafını tamamlayamadan midesi bulanmaya başladı ve odadan hızla kaçtı.

    S: Bu da neydi şimdi, dedi ve gözünü kıstığı gibi gözündeki şişlik sızladı. Acı bir inilti koyverdi Suat. Canı çok yanmıştı.

    S: Bir de bu gece yemek yiyicez.Of cezam başka bir şey olsaydı ya...

    LAVABODA

    E: Zenan? Zenan çık dışarı! Ya Zenan iyi olduğunu görmek istiyorum!

    Ze: Ela üstüme gelme ve bağırmayı da kes. İyiyim dedim sana.

    E:Zenan?

    Ze:Ne var?

    E: Hala Suat'a söylememekte kararlı mısın?

    Sessizlik çöktü aralarına birden...Zenan kapıyı açtı ve Ela'ya perişan gözlerle baktı. Ela'nın içi acımıştı...

    Ze:Söyleyemem Ela...Söylersem eğer bu bebeği isteyecek...Umutlanacak Ela anlamıyor musun...Yapamam...Bu çocuğu doğuramam...

    E:Kariyer yüzünden değil mi? Ama Zenan o senin için kariyerini elinin tersiyle itmişti...Bunun hiç mi değeri yok senin için?

    Ze:Ela o artık bir cerrah.. ama ben.. ben sadece asistanım henüz...almam gereken çok yol var Ela...

    E:Peki ne yapmayı düşünüyorsun Zenan?

    Ze:Başka bir hastaneden yarın akşam için randevu aldım. Bu iş artık bitmeli...

    Ela bundan sonra ne söyleyeceğini bilmiyordu.Bağıra bağıra "Zenan yapma!" demek istiyordu ama bu saatten sonra ne dese boştu. Bu onun kararıydı...

    Ze:Ela?

    E:Efendim

    Ze:Yarın benimle gelmeni istiyorum,dedi yaşlı gözlerle.

    E:Ama Zenan...

    Ze:Ela lütfen!! Senden başka kimsem yok burda...kimseden isteyemem bunu...lütfen...

    Ela her ne kadar böyle bir şeye tanık olmak istemese de onun arkadaşıydı sözkonusu olan. Çaresiz peki dedi ve Zenan'a sarıldı...

    Zenan o ana kadar sadece gözyaşlarını akıtıyordu.Ama o andan sonra o da Ela'ya sıkı sıkı sarıldı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.Ela onun sırtını sıvazladı.Ne diyeceğini bilemeden doğru ya da yanlış...arkadaşına ne olursa olsun körü körüne destek olmaktan başka şansı yoktu...

    E:peki daha sonra Suat'a söylemeyecek misin?

    Ze:hayır,dedi kararlılıkla. Hiç bir zaman haberi olmayacak Ela bunu yalnız sen ve ben bileceğiz.

    E:Peki canım, dedi ve koluna girerek onu lavabodan çıkardı.

    Ne kadar benziyorlardı aslında...Hayat birine hiç bir zaman tanımayacağı şansı ötekine çok yersiz bir anda vermişti...

    Yorum isteremmm..)
    mervenur_119
    mervenur_119
    ADMIN
    ADMIN


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 192
    Kayıt tarihi : 24/05/08
    Rep Puanı : -1
    Ruhsal Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Melekun9
    Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Mesgulrc6
    TAKIMI: : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Besiktas
    Nerden : Gamzeli Sendromlulardan...
    . : Facebook SayfamızGALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) 22752225092.4789.1377692051

    GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Empty Geri: GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119)

    Mesaj tarafından mervenur_119 Perş. Tem. 24, 2008 11:52 am

    BÖLÜM 5
    "If you want to achieve,impossible is nothing..."
    Eğer başarmak istiyorsan,hiç bir şey imkansız değildir...

    SOYUNMA ODASI

    Kapı açıldı. Ela ve Zenan içeri girdi. Hasan arkasını dönüp baktı ve başıyla işaret etti. Deniz ve Murat da dönüp baktılar.

    H:Neler oluyo kızlar? Zenan, ağladın mı sen yoksa?

    Ze:Kapa çeneni:(

    E:Hasan Zenan'ı biraz rahat bırak lütfen. Hem siz niye bu saatte böyle giyiniksiniz?

    Zey:Gestapo akşamki yemek için erken çıkmamıza izin verdi eve gidiyorduk sizi de bekleyelim dedik.

    E:Beklemenize gerek yok ben ve Zenan giyinip size yetişiriz.

    Zey:Tamam o zaman biz çıkalım. Hadi Hasan.

    H:Tamam geldim. Akşama görüşürüz.

    E:görüşürüz..

    Üçü birlikte çıktı.Ela ve Zenan dolaplarına gömülmüşlerdi. Zenan dönüp Ela'ya bakmaya korkuyordu. Giyindi ve arkasına bakmadan dışarı çıktı. Ela'da arkasından koştu...

    NİHAYET AKŞAM YEMEĞİ

    Haldun ve Fikret restoranın organizasyonu için erkenden oraya gitmişlerdi.Onlar masada beklerken önce Arslan, sonra Levent daha sonra da Suat geldi.

    S:selam

    L:hoşgeldin

    S:Levent biraz konuşabilirmiyiz?

    L:şimdi mi?

    S:Hazır kimse yokken...(masadan kalkarak bir köşeye geçerler)

    L:Kötü bir şey mi var Suat?

    S:Zenan...çok acayip davranıyor

    L:Nasıl yani? Hem neden o seninle gelmedi?

    S:Şu an benimle konuşamayacağını arkadaşlarıyla gelirse daha iyi olacağını söyledi.

    L:Kesinlikle acayip bir şeyler var. Ela da restoranda görüşürüz diye kestirip attı..

    S:Anlamıyorum Levent...Bugünlerde benden o kadar uzak ki...

    Hal:Suat! Levent! konuklarımız geldi neredesiniz?

    Levent ve Suat kapıya doğru ilerledi.Arslan da masadan kalkıp onlara katıldı. Egemen ve Ece gelmişti.

    L,S,A:Hoşgeldiniz, diyerek tokalaştılar. Egemenin gözü Suata takıldı.

    Ege:Suat bey bugün olanlar için Deniz adına sizden çok ama çok özür dilerim.

    S:Haldun bey anlattı sadece bir yanlış anlaşılma..Önemli değil Egemen bey

    Egemen içten bir şekilde tebessüm etti. Suat da karşılık verdi. Onlar önden giderken Levent ve Suat arkalarından yürüyordu.

    S:Bayan Rocky henüz teşrif etmemişler?

    L: (gülerek) nereden de buldun

    S:ama öyle...

    Ars:ne kaynatıyorsunuz aranızda?

    L: Deniz hanım neden gelmedi acaba onu konuşuyorduk.

    Masaya vardılar. Herkes yerine geçerken Haldun Levent'in kolundan çekip:

    Hal:Ela ve diğerleri nerede?

    L:En son aradığımda yolda oludğunu söyledi.Şimdi gelirler meraklanmayın.

    bu arada tanışma merasimi başlamıştı.

    F:Hoşgeldiniz Egemen bey Dr Fikret Eralp.

    Ege:Çok memnun oldum efendim.

    F:Sende hoşgeldin Ece. Umarım bize çabuk alışırsın.

    Ece:Bunden emin olabilirsiniz hocam:)

    Gülüp konuşurlarken asistanlar içeri girdi.Ela'nın üstünde desensiz lila renkte askılı bir elbise,Zenan'ın siyah düz keten bir elbise, Zeynep'in ise inci beyazı renkte boyundan askılı bir gece kıyafeti vardı. Levent kalkıp Ela'yı öptü. Suat da Zenan'a doğru hamle etti ama Zenan ondan kaçtı.Gelenlerle tokalaştıktan sonra tuhaf bir yüz şekliyle Zenan ve Ela masanın başına geçti.

    Hal:Artık yemekleri isteyelim o zaman, dedi ve o sırada Deniz içeri girdi. Restorandaki herkes kapıya bakıyordu. Deniz çok güzeldi.Spor giyinmişti.Saçlarını beyaz bir kurdaleyle atkuyruğu yapmış ve dalga vermişti, alnına da bir parça kakül düşürmüştü.Üstünde beyaz kumaş üstüne mavi çiçek desenli boyundan askılı şifon bir tunik,alta ise dar paça bembeyaz bir kot giymişti.Ayağında mavi babetler, kolunda ise mavi beyaz bir çanta vardı. Geçtiği her yere tatlı bir çiçek kokusu bırakıyordu.

    D:Geciktiğim için özür dilerim Yorgundum uyuyakalmışım, dedi ve masadakilerle tanışıp tokalaştı.Suat'la tokalaşırken Suat'ın gözlerinin içine baktı.Suat bayılacak gibi olmuş ancak hemen kendini toplamıştı. Arslan artık gizliden bakmayı bırakmış açık açık yiyecekmiş gibi gözünü Deniz'e dikmişti.Egemen'in yanına gitti. Egemen masadan kalktı,beline sarıldı ve yanağına bir öpücük kondurdu.

    Ege:Yunan bayrağı gibi olmuşsun güzelim, dedi. Gülüştüler.Suat ve Egemen'in arasına oturdu. Hasan tuhaf bir biçimde öksürerek Zenan'a baktı. Zenan ise "bu ne cesaret" dercesine onlara bakıyordu.

    H:Bunlar karı koca mı sence Zeynep? Gördün mü nasıl öptü..

    Zey: Sanmıyorum ama olabilir.Hem ben nerden bileyim daha yeni geldiler.

    H:Bugün de herkes bir alem...

    Yemekleri sipariş ettiler.Masada herkes gülüp konuşurken Ela Ve Zenan susuyordu. Suat'ın dikkatini çekmişti ama sürekli sohbete dahil edildiği için bir türlü Zenan'a bir şey söyleyemiyordu.Zenan masanın altından Ela'nın elini tuttu. Ela'da sıkı sıkı kavradı onun elini.Gülümsedi ona.Zenan da gözlerini kırpıştırmakla yetindi.

    Yemekler geldikten sonra masaya sessizlik hakim oldu. Ancak Arslan sessizliği bozdu.

    Ars: Deniz hanım bize biraz kendinizden bahseder misiniz ?

    Deniz ağzındakini usulca yuttu.Egemen'e yan yan baktıktan sonra cevap verdi.

    D:Elbette neden olmasın? Merak ettiğiniz bir şey varsa buyrun sorun.

    Ars:16 yaşında bir kız nasıl Amerika'da 10 yıl boyunca yaşayabilir?

    D:Yiyerek,içerek tabiki Arslan bey,dedi ve masa kahkahalara boğuldu.Suat kendini tutmaya çalıştı ama başarılı olamadı ve o da güldü.Arslan çok bozulmuştu.Deniz gülmüyor,Arslan'ın gözünün içine ürkütücü bir biçimde bakıyordu.

    Ars:Yani Amerika'ya gitmeye nasıl karar verdiniz?

    D:Öncelikle bilmenizi isterim tam olarak benim karar vermemle olmadı.Dedem hepimizi iyi doktorlar olmamız gayesiyle yetiştirdi.Normal çocukların aksine çok zeki olduğum için sürekli sınıf atladım.Anlayacağınız fiş kesmedim,çizgi çizmedim...12 yaşında fen lisesini kazandım.Son yılımda ilk girişte Hacettepe İngilizce Tıp'a girmeyi başardım.

    Hal:O yıllarda dedenle birlikte biz de çok gurur duymuştuk seninle. Bütün gazete ve tv kanallarında Deniz vardı. Muhteşem öğrenci...

    L:Siz kazandığınız yıl benim asistanlık yıllarımdı.Gerçekten olayı duyunca biz de çok şaşırmıştık. Aslında laf aramızda ben sizi çok kıskanmıştım.

    Ars:Olay mı ne olayı?

    D:Dediğim gibi pek de normal sayılmazdım Akranlarım ÖSS çalışırken ben TUS biyokimya, anatomi felan çalışıyordum.

    H:vay canınaa!!!

    Zey:Gerçekten çok etkileyici...

    M:Size imrendim doğrusu...Ben sırf okulumu bitirmek için neler yaptım. İmkanlarınız olduğu için çok şanslıymışsınız.

    D:İmkan vardı Murat ama istek yoktu. Dedemin baskısıyla doktor oldum ben. Çalışmaya mecburdum...Her neyse ismimin her yerde duyulmasının sebebi kazara dahil olduğum bir kardiyak ameliyattı.Hem de kayıt olduğum ilk hafta!

    Ege:(gülerek)Daha doğrusu kazara o ameliyatın ilk iki safhasını başında uzman cerrah olmadan yapmasıydı. Biz o sıralar asistandık. Ameliyatta Deniz bize emirler veriyordu ve biz ne yapacağımızı bile bilmiyorduk aslında acınacak durumdaydık.

    D:İşte öyle birşey:) Daha sonra Amerikalı bir hocamız benden John Hopkin öğrenci heyetine bahsetmiş ve dosyamı göndermiş. Ertesi hafta yerimin ve kaydımın hazır olduğunu, beni en kısa zamanda oraya beklediklerini söylemek için aradılar.

    Zey:Peki anneniz, babanız bu konuda hiç bir şey söylemedi mi?

    D:Yaşasalardı eminim bir çok şey söylerlerdi.Ama dedem bunun benim için erişilmez bir fırsat olduğunu ve kaçırmamam gerektiğini söyledi...Ve bende davete icabet ettim. Bir gittim ve gördüğünüz gibi yeni geliyorum.

    Deniz'in son söylediği masadakileri duygulandırmıştı.Yemeklerine devam ettiler. Yemek nihayet bittkten sonra masadan teker teker kalkmaya başladılar.

    Ars:Deniz hanım?

    D:evet?

    Ars:Eğer uygunsanız sizinle şöyle bir yürüyüşe çıksak nasıl olur?

    Deniz Arslanın niyetini sezmişti.Ve Arslana bir oyun oynamaya karar verdi.Egemen şüpheli bir şekilde baktı. Deniz "her şey yolunda" der gibi baktı ve

    D:Memnuniyetle, dedi...

    Devamı sonra artık yorum isteremm:D
    mervenur_119
    mervenur_119
    ADMIN
    ADMIN


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 192
    Kayıt tarihi : 24/05/08
    Rep Puanı : -1
    Ruhsal Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Melekun9
    Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Mesgulrc6
    TAKIMI: : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Besiktas
    Nerden : Gamzeli Sendromlulardan...
    . : Facebook SayfamızGALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) 22752225092.4789.1377692051

    GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Empty Geri: GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119)

    Mesaj tarafından mervenur_119 Perş. Tem. 24, 2008 11:53 am

    BÖLÜM 6: HERŞEY YOLUNDA...MI ACABA?

    Arslan ve Deniz restorandan çıkmış,sahil boyunca yürüyorlardı.Restoran tam deniz kıyısında otantik bir yerdi.

    D:Ee Arslan bey? daha daha nasılsınız?

    Ars:Şu bey ve hanımı atsak hiç de fena olmaz.

    D:Tabi ki...Amaç zaten samimi bir ortam yaratmak öyle değil mi?

    Arslan "daha Allah'tan ne isterim" dercesine Deniz'e baktı. Deniz ona gülümsedi.

    D:Arslancım şimdi izin verde bu geceki planlarını tahmin edeyim.

    Ars:Tamam olur.

    D:Önce senin eve gideceğiz, Sıcak şarap, hoş sohbet...Daha sonra da güzel bir gece geçireceğiz,değil mi?

    Arslan kendinden geçmişti.Demek ki Deniz de ondan hoşlanmıştı...

    Ars:Sende istersen neden olmasın?

    D:Pekii birşey daha sorabilir miyim?

    Ars:Elbette.

    Deniz karşısında durdu ve restorandaki gibi gözlerine baktı.Arslan aniden ürkmüştü...

    D:Sen beni ne zannettin?

    Ars:Anlamadım?

    D:Şöyle anlatayım.Birincisi hayatım boyunca alkol almadım ve almayı da düşünmüyorum. İkincisi bunu okullarda öğretmezler pek ama her kuşun eti yenmez.

    Ars:Pardon ama sen...

    D:Ben ne? İnsan mısın sende be pis jigolo? Tepemi attırma benim.Ne günlere kaldık yaa!!

    Ars:Ama...

    D:Sus! Senden bahsetmişlerdi bana ama bu kadarını beklemiyordum doğrusu. İyi ki kanmamışım sana yoksa iki dakkada gidiyorduk maazallah. Bana bak senin gibilerin iki dakkada saçını başını yolar paralarım anladın mı beni gerizekalı!

    Arslan neye uğradığını şaşırmıştı.Deniz arkasını döndü ve arabasına doğru gitti.

    Ars:Bari seni otele kadar bıraksaydım.

    D:Teşekkür ederim ama arabam var.

    Ars:Bu külüstüre araba mı diyorsun? Sen bununla yolun ortasında kalakalırsın.

    Arslan Deniz'in arabasına dikkat etmemiş,arkasındakini onun sanmıştı. Deniz eğlenen bakışlarla ona döndü.

    D:Bir Ferrariyle mi? Hiç sanmıyorum...

    Arslanı sap gibi ardında bırakarak arabaya bindi ve gaza bastı...

    RESTORANDA

    Fikret, Levent ve Suat restoranda sohbet ediyordu.Suat'ın huzursuzluğu belli oluyordu amaLevent gitmesini istememişti.Asistanlar ve misafirler gitmişti.O sırada Arslan geri geldi.

    L:Sen yürüyüşte değilmiydin:)

    Ars:Sen haklıydın.Herkesin içinde rezil oldum.

    S:Haketmiştin artık? Ya Levent ben bu kıza ısınmaya mı başladım ne?

    Ars:Bence başlarken arada aynaya da bak.Karar vermen kolay olur.

    S:Her neyse. Zenan'lar dışarıda mıydı?

    Ars:Geldiğimde taksiye biniyorlardı.Herhalde şimdi yoldadırlar.

    L:Peki Deniz nerde?

    Ars:Beni kazık niyetine orada bırakıp gitti.

    Masa kahkahalara boğulmuştu.

    F: Doğrusu artık şu Deniz hanımın cerrahlığını merak etmeye başladım.Şimdiden iki cerrahımızın karizması yerle bir oldu. Aman dikkat edin Levent bey:))

    L:Sen beni merak etme Fikret.

    S:İzninizle ben kalkayım,dedi ve dışarı çıktı. Arabasına binerek evine gitti. Arabayı park etti,içinde bir süre oturdu ve düşündü.Olmayacaktı.Gidip Zenan'la konuşmalıydı.Tekrar yola koyuldu ve soluğu Ela'nın evinde aldı.Kapıyı çaldı,ve Zenan açtı.

    S:Zenan konuşmalıyız.

    Ze:Ne konuşucaz?,dedi. Yorgundu,mutsuzdu ve gergindi. Şu an görmek istediği en son kişiydi Suat.Neden yarın gelmiyordu sanki?

    S:Zenan kaç gündür benden kaçıyorsun.Telefonlarıma çıkmıyorsun.Yemekte yüzüme bile bakmadın.Eğer bir sorunumuz varsa bunu konuşarak halletmeliyiz.

    Ze:Bir sorun olduğunu da nerden çıkardın? Sadece yorgunum Suat hepsi bu.

    S:Demek sadece yorgunsun.Peki merhaba diyecek kadar bile takatin yok mu Zenan?

    Ze:Suat bu kadar yeter.Gerçekten çok yorgunum. Lütfen beni biraz rahat bırak, dedi ve kapıyı Suat'ın yüzüne kapattı.Hızla odasına çıktı,kapısını kilitledi. Kapının ardına çöktü ve sarsılarak ağlamaya başladı.

    Suat hala kapıda durmuş şoku atlatmaya çalışıyordu.Arabasına bindi ve aklından geçen ilk yere; hastaneye gitti.

    Denizi de uyku tutmamıştı bir türlü.Eşofmanlarını giyip hastaneye yürüdü. Biraz gezdikten sonra kapının yanındaki banka oturdu. Soluna döndüğündeyse Suat'ın öfkeli yüzünü gördü. Uzaktan baktı ona.Suat arabadan indi.Öfkeden ne yapacağını bilemez halde hızlıca yürüdü ve arkasına dönüp duvara sert bir tekme patlattı.

    D:İşte öyle vurursan ayağını kırarsın.

    Arkasına döndüğünde Deniz ile karşılaştı. Neden bahsettiği hakkında hiç bir fikri yoktu. Ayağı da çok incinmişti.

    S:Ne?

    D:Öyle vurmayacaksın diyorum. Ayağının iç kısmıyla vuracaksın.Hiç futbol maçı izlemez misin? Vole çakar gibi yani.O zaman da az incinir ama kırılmaz.

    Suat yeni kendine geliyordu.Sonunda neden bahsettiğinin farkına varmıştı.

    S:Beni düşündüğün için sağol ama ben iyiyim

    D:Hayır değilsin. %99 ihtimal o tini minicik erkekfatmacıkla kavga ettin ve soluğu burda aldın.İyi bir doktorun yapacağı şeyi yaptın. En öfkeli, en mutsuz anında bile buraya koştun.

    Suat şaşırmıştı. Kimdi bu kız Allah aşkına? Falcı mı ermiş mi? Bi an için sesli düşündü.

    S:Kimsin sen? Falcı mı ermiş mi?

    D: (gülerek)Hayır ikisi de değilim. İnan bana kendine uzaktan bakacak olsan hemen anlardın.

    S:Bu sabah yumruğunu yediğim birine sorunlarımı anlatmamı beklemiyorsun değil mi?

    Deniz bakışlarını yere dikti ve uzun uzun baktı.

    D:Bak sabah yaptığım şey hiç doğru değildi. Ve sandığının aksine bunu pek de sık yapmam. Ben...Ben senden özür dilerim..,dedi ve yüzüne baktı.

    S:Özrünüz kabul edildi.Bu arada bende seni tebrik etmek istiyorum.

    D:Ne için?

    S:Arslana verdiğin ders için.

    Deniz yine güldü ve bakışlarını yana çevirdi.

    D:Pek zeki bir öğrenci gibi gözükmüyor.Pes etmeyeceğinden adımın Deniz olduğu kadar eminim.

    Beraber güldüler ve yürümeye başladılar.

    S:Biliyor musun bu sabah senden nefret etmiştim.

    D:E bende sana bayılmamıştım doğrusunu istersen. Ama önyargılı bir insan olduğum söylenemez.Karşımdakini tanımadan onun hakkında herhangi bir kanıya varmam.

    S:Bana attığın yumruk önyargı değildi yani?

    D:Hayır değildi.Sadece uyarıydı "ayağını denk al" manasında. Aslında bak ne diyecem: neden Arslanı sokmadınız içeriye?
    onu görünce sana baya bi acıdım doğrusu:)

    S:O kuyruğunu tehlikeye sokacak hiç bir şey yapmaz.Biliyor musun kapıda bana "bu senin için bile çok cesurca" demişti.

    Gülüşmeler...

    D:Hı yani sen barış elçisi olarak girmiştin içeri

    S:Evet öyle. Ama onun yerine hiç beklemediğim bir mükafat aldım.

    D:tamam haklısın. Ama sende benim mevkime hakaret ettin. Çok sinirlenmiştim dua et seni bi güzel dövmedim.

    S:Takdir edersin ki bu bizim için bir ilk. Asistanlardan 2 bilemedin 3 yaş büyüksün ve doçent olmuşsun. Çok kişisel olmayacaksa bir şey sormak istiyorum.

    D:Tahmin edeyim: nasıl doçent olduğumu soracaksın

    S:Evet tam da onu soruyorum. Tabi cevaplamak istemezsen...

    D:Sanırım bunu sana borçluyum. Şöyle başlayayım. Amerika'ya gittiğimde daha 1. sınıfa bile başlamamış bir öğrenci böyle bir kardiyak ameliyat yapabilme kapasitesindeyse onu 6 yıl klasik tıp eğitim programına almanın zaman kaybından başka bir şey olmayacğını söylediler bana. Ve asistan seviyesinden başladım. 6 yıl cepteydi anlayacağın. Benim için çok zor oldu ama çok çalıştım. Güney Afrika ülkelerine gittim. Unicef'in programlarında tezler hazırladım. Çalıştıkça hırslandım ve sınava ilk girişte en yüksek bölüm olan beyin cerrahisini tutturdum. Böyle işte...

    S:Vay canına...Gerçekten etkileyici bir hikaye. Seni dedenin yetiştirdiğini söylemiştin değil mi?

    D:Evet öyle.

    S:Dur bi dakika. Senin deden Prof.Dr. Sedat Girgin olamaz değil mi?

    D:Tam üstüne bastın ayağını kaldır

    S:O benim en sevdiğim hocalarımdandı. onun sayesinde kardiyoloji seçmiştim.

    D:Duydum ki Türkiye'de dalınızda bir numaraymışsınız Suat bey..

    S:Senin kadar olmasa da kendi çapımda yetenekli bir cerrahım.

    D:Mütevazilik yapma şimdi..,dedi ve saatine baktı."ooo baya geç olmuş. Ben artık gidip birkaç saat yatsam süper olur. Ve sende..."

    S:Ve bende...?

    D:Burda kal. Biraz birilerine yardım et,dikiş at, pansuman yap, masa başı evrak işlerini hallet ya ne bileyim kendini meşgul edecek bir şeyler yap.Ama eve gitme. Bu senin moralini bozmaktan başka hiç bir şey yapmaz.İnan bana yarın kendini uyuduğun zamanlardan daha zinde hissedeceksin.Bazen uykusuz bir cerrah moralsiz bir cerrahtan çok daha iyidir. İyi geceler...

    S:Teşekkürler sanada..., dedi ve arkasından bakakaldı.

    Hayat bazen bize garip oyunlar oynar. Örneğin sabah kavga ettiğiniz kişi akşam dostunuz olabilir...

    YORUM İSTEREMM:))
    mervenur_119
    mervenur_119
    ADMIN
    ADMIN


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 192
    Kayıt tarihi : 24/05/08
    Rep Puanı : -1
    Ruhsal Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Melekun9
    Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Mesgulrc6
    TAKIMI: : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Besiktas
    Nerden : Gamzeli Sendromlulardan...
    . : Facebook SayfamızGALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) 22752225092.4789.1377692051

    GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Empty Geri: GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119)

    Mesaj tarafından mervenur_119 Perş. Tem. 24, 2008 11:54 am

    BÖLÜM 7
    "When you get used to the weather,there is nowhere you can't go on the ocean.."
    Havaya alıştığında okyanus üzerinde gidemeyeceğin yer yoktur...

    Suat sabaha kadar acilde durmadan çalışmıştı.Ve Deniz'in dediği gibi dün gecekinden daha da huzurluydu.Herkes gelmeye başlamıştı. Suat odasına doğru çıktı. Yolda Zenan'la karşılaştı.Zenan başını yere eğdi ve yanından hızlıca geçip gitti.Odasına geldiğinde biraz ileride Haldun bey yabancı biriyle konuşuyordu.Yanlarına gitti.

    S:Günaydın hocam

    Hal:Günaydın Suat. A ben sizi tanıştırayım. Bu Deniz hanımın sekreteri Esra hanım.

    Es:Çok memnun oldum efendim

    S:Bende Esra hanım.

    Hal:Deniz hanımın odası hazır Esra hanım ne zaman isterse gelip yerleşebilir.

    Es:Ben bunu ona haber verirsem çok iyi olacak izninizle,dedi ve Deniz'in odasına girdi.

    Hal:Suat sen aşağı insen iyi olur bugün Deniz hanımın ilk günü hep birlikte onun asistanlara yapacağı konuşmaları dinleyeceğiz.

    S:Elbette efendim. İyi günler.

    Aşağı indi.Tam o sırada Deniz koridorda deske doğru ilerliyordu.Üzerinde kıpkırmızı bir cerrah takımı vardı.En üstteki doktor önlüğünün göğüs cebinin üzerinde Geldiği hastanenin amblemi ve kendi adı yazıyordu.Asistanlar ve Fikret deskin başında toplanmışlardı.Suat onun karşısına çıktı.Birbirlerine gülümsediler.

    S:Günaydın Deniz hanım

    D:Günaydın Suat bey.Bugün umarım daha iyisinizdir.

    S:Teşekkür ederim gayet iyiyim.

    Onların bu sohbetlerini gören asistanlar fısıldaşmaya başlalmışlardı.

    H:Ee ne oldu şimdi? Ya bunlar daha dün yumruklaşmıyormuydu?

    Zey:Belki de birbirlerinden özür dilemişlerdir olamaz mı?

    Ze:Şu hale bak ya! Sevgilim ona yumruk atan kadınla gülüşüp sohbet ediyo!

    M:Sevgiline biraz güleryüz gösterip sahip çıkarsan böyle olmaz.

    Ze:Bana baksana sen!!..

    E:Zenan tamam sakin ol! Zenan! Ya Gestapo duyacak şimdi!!

    Zenan çok gergindi. Bugün artık dananın kuyruğu kopacaktı.

    M:Ya ben şaka yapmıştım noluyor buna böyle?

    Suat ve Deniz'in konuşması bitmişti. Deniz arkasına döndü.Arslan,Levent ve Haldun bey kenarda onları izliyordu. Suat yanlarına gitti.

    F:Evet Deniz hanım buyrun.

    D:Merhaba arkadaşlar. Bugünden itibaren iki yıl boyunca beraber çalışacağız. Operasyonlara geçmeden önce size bahsetmek istediğim bazı temel kurallar var.

    -Başta şöyle bir açıklama yapayım.Dünyanın en genç profesörü 18 yaşında Pakistanlı bir genç kız.Bu da demek oluyor ki gelişmekte olan bir ülkede yaşıyor olmanıza rağmen bu gençten 6 yıl gerisiniz.Bu yüzden lütfen bana tuhaf tuhaf bakmayı kesin.

    -Birşey daha: 2 yıl boyunca Fikret'in olduğu kadar benim de asistanlarımsınız.Ancak ben hepinizle birlikte çalışamam. Ortak olabileceğim kafamın ve bilgimin uyuşabileceği biri gerek bana.Bu yüzden aranızda yarışacaksınız.Haldun beyi hakem olarak tayin ettim.Aranızdan biri daimi asistanım olma hakkına sahip olacak.

    Hepsi çok heyecanlanmıştı. Ela hemen elini kaldırdı.

    D:Elacığım eğer sorun bu konuyla ilgiliyse (Arslana yandan baktı) seni şu sapıktan kurtarmak için elimden geleni yaparım.(gülüşmeler) Yarışa sende dahilsin.

    Arslan çok bozulmuştu.Yanındakiler kendilerini zor tutuyorlardı.

    E:Çok teşekkür ederim hocam.

    D:Rica ederim Ela.Ancak sizi uyarmam gereken bir konu daha var.Etrafımda dolanan asistan sürüsünden hiç ama hiç hazzetmem bu yüzden teker teker sınayacağım sizi. vee işimde çok titizimdir hata kabul etmem çabuk sinirlenirim.

    -sizi uyardığıma göre artık kurallara geçelim de bu iş fazla uzamasın hem siz de sıkılmayın.

    -Kural 1: Tedavi sizin gülümsemeniz ile başlar. Bu en önemli kuraldır. Hastayla ilgilenmeye başladığınız anda ona o güveni verin. Gülümseyin. Unutmayın hastalara ve yakınlarına sert davranmak marifet değil aksine ekstra bir problemdir.İnanç aşılayın onlara.İçten gelerek tebessüm edin moraliniz bozuk olabilir ama bu hastayı ilgilendirmez. Hem gülmek bedava bildiğim kadarıyla değil mi? (gülüşmeler...) Bu tedavinin %25'ini oluşturur.

    -Kural 2: Hastanın kendine güvenmesini inanmasını sağlayın. Size güvenmesinin yanı sıra özgüven de tedavide çok önemlidir. Siz birinci kuralı uygulayarak bunu az çok şekillendirirsiniz ama herşey hastanın kafasında biter. Her zaman pozitif olun. Gerçekçi olun ama bunu hastayı karamsar bir havaya büründürmeden yavaş yavaş kabullenmesini sağlayarak, ona destek olarak yapın. Bu özgüven de tedavinin diğer %25'ini meydana getirir.

    -Kural 3: Uygulanacak testler.Kesin birşeyden şüphelenmediğiniz sürece hastaya gereksiz tesler yaparak onu strese sokmaktan kaçının. Biliyosunuz ki stres birçok hastalığın seyrini değiştirir.Semptomlara her zaman aldanmayın.Şunu sakın unutmayın basit bir baş ağrısı en az 350 hastalığın belirtisidir ama biz her baş ağrısıyla gelene 350 test yapmayız. Az ve öz ayrıca kesin sonuş verecek kapsamlı tetkikler yapın. Şüpheleriniz doğrulanırsa derinlemesine araştırın. Bu kısım da ayrı bir %25'tir.

    -Kural 4: Son olarak cerrahinin, medikal ve alternatif tıbbın yardımı. Ki bana sorarsanız bu %75'i başaran geri kalan %25'i hayda hayda başarır.

    Hem asistanlar hem de cerrahlar bu konuşmadan çok etkilenmişti. Hepsi çok derin düşüncelere dalmış görünüyordu.Deniz beklediği atmosferi yakaladığı için memnundu.

    D:Şimdi. Ece sizinle bu yarışa katılmayacak. Bu yüzden onu arslan beyin yanına Ela'nın yerine tayin ediyorum. Bugün ilk günüm olduğu için acilde takılıp biraz hastanenin imkanları ve ortamı hakkında fikir edineyim diyorum. Sence Fikret?

    F:Elbette efendim bana uyar.

    O sırada Asistanların ve Arslan hariç tüm cerrahların çağrıları çalmaya başladı.

    D:Anlaşılan olay büyük çabuk olalım.,dedi ve koşmaya başladı.

    Acilde toplandılar.Ela ve Zenan kenarda duruyordu ama milletin aceleden buna dikkat etme fırsatı olmamıştı. Önlük ve eldivenlerini giyip kapıya koştular. İlk ambulans gelmişti. Fikret koşup onu karşıladı.

    F:Durum ne?

    X:Arif Yıldız. 29 yaşında. Arabayı o kullanıyormuş. Toraks boşluğunda sıvı ve kalp ritminde hızlı düzensizlik var. Tansiyon 70e 40 nabız 70 satürasyon gitgide düşüyor.

    F:Suat bey hasta sizin.

    S:Zeynep benimle gel.

    Suat koştu. Zeynep yanına geldi ve sedyeyi birlikte içeri taşıdılar.O sırada ikinci ambulans da geldi.

    F:Evet neyimiz var?

    X:Derya Yıldız.27 yaşında. Ön koltukta oturuyormuş. Kaza sırasında başı ön camdan çıkmıştı. Kafa ve boyun çevresinde çok sayıda cam parçaları var. Kanama çok yoğun toraksta kaburga kırılmasından meydana gelen travmatik hematom oluşmuş.Nabız alınamıyor. Tansiyon 60-35 Oksijen satürasyonu 62.Şuur kapalı. Uyarılara yanıt yok.

    D:Bunu biz alalım.Levent yardım eder misin?

    F:Buyrun. Hasan bugün Deniz hanıma yardım ediyorsun.

    İçeriye koştular.Son olarak üçüncü ambulans geldi.

    X:Nergis Yıldız. 8 yaşında. Şuur açık ve uyarılara karşı tepki var. Özofagusta iç kanama muhtemel.

    F:pekala herkes çabuk olsun haydiiii kıpırdayın çabuk!

    İçerisi tam bir curcunaydı.Herkes biryere koşuyordu. Küçük kızın durumu aniden kötüleşmişti. Fikret ve Haldun bey onunla ilgileniyordu. Suat'ın hastasının hayati tehlikesi çok fazlaydı ve hemen ameliyata alınmıştı. Suat tek başına başedemiyordu. Zeynep acile koşarak geldi.

    Zey:Fikret hanım çok acil yardıma ihtiyacımız var!

    F:Biz gelemeyiz Zeynep küçük kızın da hemen ameliyata alınması gerekiyor.

    Deniz olanları duydu.

    D:Levent ben gidersem sen hastayla...

    L:Tabi ki de hemen git biz burda idare ederiz.

    D:Pekala Zeynep hadi gidelim.

    Ameliyathaneye geldiler. Deniz steril oldu ve hemen içeri girdi.Kanaması durmuyordu ortalık kan revan içindeydi.

    D:Duydum ki iki kolum daha olsa diye dilek dilemişsin. Ben geldim idare eder mi?

    S:Kanamayı durduramıyorum hiperitmisi var ve kalp çok hızlı kan pompalıyor. Çabuk olmalıyız.

    Birden cihazlar ötmeye başladı.

    D:Ventriküler taşikardiye girdi. Hemen ! mg atropin yapın çok çabuk bir ünite daha kan verin hemen! Suat sen batını hallet ve sıvıyı boşalt solunumu biraz rahatlar bende kalple ilgileneyim. Tampon!

    S:Pekala hadi başlayalım.Aspiratörlerin ikisini de çalıştırın acele edin.

    D: Gerçekten de çok hızlı. Off Klemp!

    D:Aorta girmeyi başardım. Portegü!

    S:Çok iyi. Sıvının büyük bir bölümünü aldım. Bir mg epinefrin verin hadi çabuk!

    D:Anostomoza başlıyorum tampon!

    S:Sıvı tamamen bitti sayılır aspire et Zeynep!

    D:Aorta ikinci dikişi de atıyorum ama hala çok hızlı atıyor bir mg asesilin verin hemen.

    D:anostomos tamamdır. Hemostat klemp!

    S:Gerçekten çok başarılı...

    Nihayet düzelmişti ve derin bir nefes almışlardı. Üstleri başları kan içindeydi.

    D:Taşikardiden çıktı. Hadi hemen kapatalım.

    S:Teşekkür ederim Deniz. Sen olmasan başaramazdık.

    D:Sonra et şimdi işimize bakalım. Hadi yardım edeyim de dikişleri bitirelim.

    Birbirlerine gülümsediler. Deniz hemen işini bitirdi ve acile koştu.

    ACİLDE

    D:Levent ne yaptınız?

    L:Bt'sinde boyun ve kafatası etrafında çok cam parçaları var ayrıca ana damarlardan ikisine cam saplanmış.

    D:Bir bende bakabilirmiyim?

    L:Tabiki

    D:Gözden kaçırdığın birşey yokmu Levent?

    L:Ne gibi?

    D:Levent sen iyi misin? Şurdaki koca hematomu göremedin mi yani?

    Levent filme baktı. Deniz haklıydı. Ne olmuştu ona böyle? Nasıl hastasının hayatını tehlikeye atmıştı?

    D:Levent bence sen git biraz dinlen hiç iyi görünmüyorsun.

    L:Çok iyi olur teşekkür ederim Deniz.

    H:Ameliyathane hazır efendim.

    Levent oradan ayrıldı. Deniz tekrar Hasan'ı çağırdı.

    D:Hasan!

    H:Buyrun hocam

    D:Suat beye ve Fikret hanıma haber ver.

    H:Fikret hanım ameliyette ama Suat beye hemen haber vereyim.

    D:Çabuk ol biraz. büyük ihtimal bizden toraks Bt isteyecek çektirdiniz mi?

    H:Evet efendim çekildi.

    Hasan bir süre sonra Suatla geri döndü.

    S:Durum ne?

    D:Şu an dış kısımdaki cam parçalarını çıkarıyorum, dedi gözünü filmden ayırmadan. " Ancak sol üst lobda geniş bir hematom var ve ana sinir paketini etkilemiş. Biraz da bundan dolayı nabız alınamıyor.

    S:Toraks Bt'sini alayım.Belki simultane ameliyata almamız gerekebilir.

    D:Bekli değil kesin öyle. Çünk benim hemen ameliyata almam gerekiyor. Vee bu da sonucuydu.

    Son bir cam parçasını da tabağa attı.

    D:Hasan hemen kan grubunu öğren ve bolca hazırda bulundur. Ben gidip amel,yathanenin durumuna bakayım, dedi ve koştu ama sonra aniden geri döndü.

    D:Hasan

    H:Efendim hocam.

    D:Levent beye seyir odasında olmasını söyle.

    Tekrar koşarak gitti....

    AMELİYATHANEDE

    S:Haklıymışsın. Ana damar ve sinirler bayağı etkilenmiş. Bu yüzden nabız yok.

    D:Evet burda hematom çok geniş alana yayılmış.Düşünülmesi gereken bir ihtimaldi.

    .....

    Ameliyat çok uzun sürmüştü ama hastanın durumu iyiye gidiyordu. Bugün çok yoruldukları için Haldun bey erken çıkmalarına izin vermişti. Saat akşam 5 gibi asistanların bir kısmı yok olmuştu bile.. Haldun bey Deniz'i yukarı çağırdı.

    D:Buyrun Haldun bey beni çağırmışsınız?

    Hal:Evet. Odanız hazır. Belki görmek istersiniz diye çıkmadan çağırmak istedim.

    D:Tamam görelim o zaman elmişken

    Hal:Önden buyrun...

    Odaya girdiler. Tam Deniz'in istediği gibi olmuştu. Geniş ve ferahtı. Bütün kitapları ve dosyaları, eşyaları sekreteri tarafından yerleştirilmişti. Genişçe bir balkonu ve harika yemyeşil bir manzarası vardı.

    D:Burası hastanenin en güzel yeri olmalı.Haldun bey çok teşekkür ederim.

    Hal:Ne demek. En iyilerin bulundukları yerlerde her zaman iyi olmalıdır.

    Zenan ve Ela bugün hiçbir operasyon ve müdahaleye katılmamıştı. Hazırlanıp çıktılar. Taksi çağırdılar. Zenan gerginlikten su gibi terliyor, titriyordu ve gözlerinden istemsizce yaşlar boşalıyordu...

    Hastaneye vardılar. Bir kelime dahi çıkmamıştı ağızlarından. Yukarı çıktılar.

    X:Buyrun hanımefendi nasıl yardımcı olabilirim?

    Ze: Randevum vardı benim. Zenan Parlar.

    X:Buyrun Zenan hanım. doktor hanım sizi bekliyor.

    İçeri girdiler.

    Dr:Hoşgeldiniz Zenan hanım. Eğer hazırsanız sizi fazla bekletmeden arkadaşlar gerekli hazırlıkları yapsın. Eşinizin rızası var değil mi?

    Zenan Suat'ın imzasını takit ettiği belgeyi çıkarıp verdi.

    Ze:Evet var.

    E:Burada ne kadar kalıcak?

    Dr:Yalnızca bir gece yarın bu saatlerde bir komplikasyon olmazsa taburcu ederiz.

    Zenan odaya geçti. Ela da yanındaydı. Çok üzgündü ama bu aşamadan sonra artık hiç birşey söyleyemezdi..

    Zenanı ameliyathaneye aldılar Masaya uzandı.

    Dr:!0'dan geriye doğru sayın lütfen.

    Ze:10, 9, 8...


    EMEĞİ YORUMSUZ BIRAKANIN NİCKİ ÖLSÜNN:))
    mervenur_119
    mervenur_119
    ADMIN
    ADMIN


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 192
    Kayıt tarihi : 24/05/08
    Rep Puanı : -1
    Ruhsal Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Melekun9
    Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Mesgulrc6
    TAKIMI: : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Besiktas
    Nerden : Gamzeli Sendromlulardan...
    . : Facebook SayfamızGALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) 22752225092.4789.1377692051

    GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Empty Geri: GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119)

    Mesaj tarafından mervenur_119 Perş. Tem. 24, 2008 11:55 am

    BÖLÜM 8:
    "unfortunately, life is full of inconvenient things and ve can't change it..."
    ne yazık ki hayat uygunsuz şeylerle doludur ve biz bunu değiştiremeyiz...

    Zenan uyanmıştı. Gözlerini açtı ve etrafına baktı. Ela köşedeki sandalyenin üstünde uyuyakalmıştı.

    Ze:Ela!

    Ela hemen yerinden fırladı. Ve Zenan'ın uynadığını görüp yanına oturdu. Ona gülümsemeye çalıştı.

    E:Nasılsın? Ağrın felan var mı?

    Ze:Hayır iyiyim. Ela bitti değil mi?

    E:Evet canım bitti.

    Zenan başını çevirdi.Gözlerinden yaşlar boşandı. Ela yerine oturdu ve başını ellerinin arasına aldı.

    E:Zenan!

    Ze:Efendim

    E:O belgeyi nasıl aldın?

    Ze:Almadım. Suat'ın imzasını taklit ettim sadece.

    Zenan da Ela'yla birlikte sustu ve iki arkadaş düşüncelere daldılar...

    1 AY SONRA.....

    Artık herkes birbirine alışmış sayılrdı. Zenan vu Suat eski hallerine dönmüşlerdi. Deniz hastanenin bir parçası olmuştu. Her gün asistanlardan biri ona yardımcı oluyordu ve günün sonunda akıl almaz ameliyatlardan çıkmış oluyor bir çok şey öğreniyorlardı.Haldun durumdan memnundu. Deniz çok yönlü bir cerrahtı ve diğerlerine de zor durumlarda yardımcı oluyordu. Hastaneyi muhteşem bir hale getirmişti anlayacğınız.

    Bugün Deniz'e Hasan asistanlık ediyordu. Öğle yemeğinden çıkmış, koridorda ilerliyorlardı. o sırada arkadan bir çığlık sesi geldi. Arkalarına dönüp baktılar. Kadın duvara dayanarak yürüyordu ve hamileydi. Deniz hemen yanına koştu.

    D:Anlaşılan doğum kasılmaları başladı. Hemşire!

    Hem: Efendim Egemen bey ve ye Jülide hanıma ulaşmaya çalıştım ancak ikisi de doğuma girmişler. Bu yüzden her iki doğumhane de meşgul durumda.

    D:Ne! Bu nasıl şey ya? Hanım efendi derin nefes alın biraz gayret edin lütfen.Anlaşılan başka çarem yok.

    Hemşire kadını kolundan tuttu ve tam yürüteceği sırada kadının suyu geldi.

    D:Dur sakın tepretme onu dokunma dur!

    Hem:Ama efendim...

    D:Dur diyorum bırak adım atamaz. Eğer yürürse bebek birden gelebilir artık doğum tamamen başladı. Tamam herkes sakin olsun da şu işi hemen halledelim.

    Önlüğünü çıkardı ve yere serdi. Kadını yavaşça yere uzandırdılar.

    D:Hasan hanımefendiye destek olmanı istiyorum.Hanımefendi adınızı söylermisiniz bana?

    K:Aaaaaah! Adım....aaaa! Adım Nilay. aaaaaaaaaaa!

    D:Tamam Nilay sakin ol tamam mı şimdi senin de yardımına ihtiyacım var kendini sıkarak bebeği iticeksin tamam mı hasan sende dışardan itmeye başla hemen!

    Herkes koridora toplanmıştı. Az sonra Suat, Levent ve Arslan da geldi.

    L:Nooluyo burda bu ne kalabalık?

    Ars:Deniz değil mi o yerdeki? Bir kadına doğum yaptırıyor!

    S:Ne! doğum mu!

    O tarafa doğru ilerlediler. Gerçekten de öyleydi.

    D:Eveet çok iyi çok iyi başını gördüm. Hasan biraz daha it kuvvetlice ama. Eveet çok iyi Nilay ha gayret geldi sayılır!

    Deniz cerrah kıyafetinin üstünü çıkardı ve dizlerine serdi. Koridor feryatlarla yıkılıyordu. Herkes merakla neden Deniz'in üstünü çıkardığını anlamaya çalışıyordu. Birden bebeğin ağlama sesleri etrefı sardı...

    D:Hasan bir yerden makas bul bana.

    Bebek Deniz'in dizlerinde duruyordu. Deniz Hasan'ın verdiği makasla göbek bağını kesti ve bebeği iyice sarmaladı. Sadece yarım atletle kalmıştı ama bunu pek de umursuyor gibi bir hali yoktu. Bebeği kucakladı.

    D:Aman Allah'ım ne tatlı şeysin sen böyle! Aramıza hoşgeldin güzel bebek! Hoşgeldin!

    Bebeği kadına verdi.

    D:Allah bağışlasın Nilay çok güzel bir bebek.

    N:Teşekkür ederim doktor hanım. Siz olmasaydınız...

    Kadıncağız duygulanmıştı. Ağlıyordu. Deniz gözyaşlarını sildi.

    D:Bu da ne demek şimdi? Biz sizin için burdayız. Hem bak üstüm de sizde hatıra kalsın olur mu bebeğine maceryı anlatırken kanıt olarak kullanırsın. İnanmazsa da beni ararsın olur mu?

    Koridor alkış sesleriyle çınlıyordu. Deniz de çok mutlu olmuştu. Asistanlar şaşkındı...Hasan neye uğradığını şaşırmış gibi gözüküyordu ancak bu şekilde bir doğuma yakından tanık olduğu için içten içe gururluydu. Hemen kalktı ve bir sedye getirdi.

    D:Hasan yardım et de Nilayı sedyeye çıkaralım.

    Suat da yardıma geldi. birlikte çıkardılar ve Sedyeyle ilerlediler.Arkadakiler hala alkışlıyordu.

    Ars:Vay canına! Levent görüyor musun kıyafetlerin altında ne cevherler varmış

    L:Arslan kendine gel. Burda ne oldu sen neden bahsediyorsun.

    Arslan Levent'e omuz silkti ve asansörlere yürüdü...

    Diğer tarafta Hasan, Suat ve Deniz Nilay'ı Yoğun bakıma götürüyorlardı.

    S:Deniz biliyor musun mükemmelsin.

    D: (gülerek) Ben mi vücudum mu?

    S:Ben seni kastettim. Yaptığın şey inanılmazdı. Ayrıca ikinci şık Arslan'ın tekelinde:)

    Güldüler.

    N:Bebeğim erkek değil mi Deniz hanım?

    D: Evet hemde aslanlar gibi süper yakışıklı bir erkek Hasan? Nilay'ın eşine haber verdin değil mi?

    H:Evet Deniz hanım verdim birazdan burda olur.

    D:Pekala Hasan ben odama gidip üstümü değişicem.Bu şekilde biraz daha dolaşırsam benim için hiç de iyi olmayacak. Nilay ben sana bir ara uğrarım olur mu? Hadi görüşürüz...

    Odasına gitti. Birkaç dakika sonra Egemen geldi.

    Ege:Her gün hastaneyi ayrı çalkalıyorsun benim küçük kardeşim. Bugün de duydum ki mesleğimi elimden almaya çalışmışsın?

    D:Estafurullah Egemen bey öyle bir niyetimiz yok.

    Ege:Jülide yokken de böyle yardım etseydin ya bana! Bak ne güzel ebeliği de kıvırmışsın

    D:Haha çok komik. Boşver şimdi ebeliği falan bu gece ben Zeynep'le birlikte nöbetçiyim acilde haberin olsun.

    Ege:Nöbet mi? Bu da nerden çıktı şimdi ya?

    D:Son zamanlarda Fkret hep burda ve bebeğini hiç göremiyor zavallı. Ben de bugün o erken çıkabilsin diye nöbet çizlegesinde değişiklik yaptım.

    Ege:Anladım. Biz de sensiz idare edicez artık napalım...Benim gitmem lazım canım çıkışta uğrarız sana Ece'yle tamam mı?

    Yanağından öptü ve hızla gitti. Ardından Deniz de odadan çıktı ve acile nöbet devri için indi.

    ASİSTAN ODASINDA

    H:Orda olmalıydınız. Muhteşem bir olaydı...

    M:Ordaydık zaten. Vay bee Deniz hanımın bu kadar gözü kara olabileceğini hiç düşünmemiştim... Tarihe geçecek bir olay bu koridorun ortasında doğum...Biliyormusun Hasan çok şanslısın. Orda ben olmalıydım ama maalesef. Sırama 2 gün var.

    Zey:Ben bu gece ve yarın akşama kadar onunlayım. Muhteşem bir gece olacak bunu hissediyorum!

    E:Keşke bende orda olup izleyebilseydim ama ben Egemen beyle birlikte ikiz doğumuna girmiştim. Gerçi o da mükemmeldi.

    Onlar sohbet ederken Zenan susuyor ve hiç konuşmamakta direniyordu. Seyrettiği olay onu çok etkilemişti. ! Aydır her türlü doğuma girmeyi reddediyordu ama bu karşısına birden bire çıkınca orayı terkedememiş, çakılıp kalmıştı... Sürekli ona soru yöneltilmesinden bıktı ve dışarı kaçtı...

    GECE ACİL NÖBETİNDE

    Zeynep genç bir kızın alnına dikiş atarken Deniz hasta dosyasını dolduruyordu. Sonra bir kurye geldi.

    K:Zenan Parlar burda mı?

    D:Hayır ama ben şefiyim buyru acil bir şey mi vardı?

    K:Bu zarfı ona iletirmisiniz?

    D:Elbette iletirim.

    K:Teşekkürler. İyi nöbetler Doktor hanım.

    D:size de.Allah Allah! Gece gece zarf mı gelirmiş? Acayip!

    Üstünde yazılı olanları okudu. "......... Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Uz. Dr. ........ ......"

    D:Tuhaf...Hem de çok çok tuhaf... Zeynep sen diğer hastayla ilgilenmeye başla ben geliyorum.

    Zey:Peki hocam...

    Deniz koşarak asansöre bindi ve odasına çıktı. Kapıyı ardından kilitledikten sonra zarfa baktı. İçinde kötü bir şey vardı bunu hissedebiliyordu. Kalbi küt küt atıyordu. Hayatı boyunca insanların özel hayatın aburnunu sokmaktan kaçınmış hatta merak bile etmemişti. Ama içinden bir ses bunu açması gerektiğini söylüyordu. Ve o içindeki sese her zaman güvenmiş, yanıldığına hiç rastlamamıştı.

    Zarfı açtı. içinden bir hasta dosyası çıkmıştı. Üstünde Zenanın adı yazıyordu. Açtı ve belgeleri okudu. Okudukça şaşkına dönüyordu. Bu tür dosyalar hastanın ilerde yaşayacağı şeyler için kopya olarak hastaya gönderilrdi. Ve belgenin sonundaki imzayı görünce tamamen şok oldu. Dili tutulmuştu sanki...Ağzından tek bir sözcük çıkmıyordu. Zorlukla konuştu.

    D:Kürtaj mı? Babasının rızası mı? Suat sen ne yaptın!!

    Devamı sonra yorum isteremm:D
    mervenur_119
    mervenur_119
    ADMIN
    ADMIN


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 192
    Kayıt tarihi : 24/05/08
    Rep Puanı : -1
    Ruhsal Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Melekun9
    Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Mesgulrc6
    TAKIMI: : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Besiktas
    Nerden : Gamzeli Sendromlulardan...
    . : Facebook SayfamızGALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) 22752225092.4789.1377692051

    GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Empty Geri: GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119)

    Mesaj tarafından mervenur_119 Perş. Tem. 24, 2008 11:58 am

    BÖLÜM 9:
    "Sometimes life can take back the chance of living from someone whom is not even born yet..."
    "Bazen hayat henüz dünyaya bile gelmemiş olanların da yaşama şansını geri alabilir..."

    Deniz hala şoktaydı...Masaya dayanmış duruyordu.Sadece beyni konuşuyordu o an. Bunu gidip Suat'ın yüzüne vurup etikliğini tartışmalı mıydı yoksa hiçbirşey olmamışçasına zarfı Zenan'a mı vermeliydi? Durdu ve düşündü. Belki yarım saat belki 45 dk boyunca...

    Hayır söylemeyecekti...Herşeyin yeri ve zamanı vardı. Dosyayı fotokopi makinesine yerleştirdi ve her bir sayfasının fotokopisini çekti.Bunu neden yaptığını bilmiyordu. Sadece yapması gerektiğini hissediyordu. Siyah renkte bir poşet çıkarıp kağıtları içine koydu ve en alt çekmecesine sakladı.Dosyanın kendi zarfına koydu, hiç açılmamış gibi kapattı.

    Odadan çıktı.Cerrahi katına indi ve asistan odasına girip zarfı kitaplığın üstüne koydu. Koridora çıktığında kendini çok bunalmış hissetti. Lavaboya girdi. Yüzüne 5-6 kere su çarptı. Soğuk su onu biraz iyi hissettirmişti. Durdu ve aynaya, kendi ıslak haline baktı. Birkaç saniye sonra çağrı cihazı çalmaya başladı.

    Sanki bir anda bedenini terkeden o ruh tekrar içine girmişti..Şuuru yerine gelmişti aniden. Acile son hızda koştu. Hemen önlüğünü ve eldivenlerini giydi.Zeynep çoktan kapıya çıkmıştı.

    D:Evet ne bekliyoruz?

    Zey:Sanırım travmatik bir vaka hocam ama tam birşey söylenmedi. Hocam siz iyi misiniz?

    Deniz yorgundu.Aceleden yüzünü de kurutmamış sırılsıklam gelmişti oraya da.

    D:İyiyim iyiyim ben. Biraz uykum gelmişti yüzüme su çarptım açılayım diye. İşte geldiler.Hazır ol Zeynep.

    Ambulansın kapısı açıldı.

    D:Vaka nedir?

    X:Necmi Kara. 68 yaşında. Hipertansiyon vakası. Vücutta klonik kasılmaları var. Nefes alış-verişi düzensiz. Nazal oksijenle düzeltemedik. Gelirken kalbi durdu ancak defimilasyon uygulayarak geri döndürdük.

    D:Zeynep hemen damar yolu açalım ve sıvı desteğiyle tansiyonu dengelemeye çalışalım. Ayrıca hemen serebral BT istiyorum. Suat beye de çağrı at. Önemli bir sorun çıkabilir. Onun burda olması daha iyi olur. Yarım saate anca burda olur zaten.

    Zey:Peki hocam.

    Hastayı içeri alacakları sırada lüks bir arabayla 4 siyah takımlı adam geldi. İçlerinden biri sedyeye saldırdı.

    X:Baba! Babamın nesi var? Ne oluyor be doktor konuşsana dilini mi yuttun?

    D:Beyfendi lütfen sakin olun. Babanızın nesi olduğunu tetkikler gösterecek.Lütfen şurdan çekilin.

    X:O tetkikler çabuk olursa iyi olur doktor.,dedi ve belindeki silahı yavaşça gösterdi. Zeynep şoke olmuştu ancak Deniz umursamadı bile.Adamın yüzüne bakmadan içeri hızlıca girdi ve gerekli tetkikleri yaptırdı.Muayene odasına geçtiler.

    D:Zeynep hastayı hemen travma 1'e alalım. Durumunu stabil hale getirmek zaman alacak. Hayati tehlike çok var.Görünüşe bakılırsa tansiyonu aniden yükselmiş ve ana vaskülerlerden birinin çatlamasına neden olmuş. Orta kısımlardaki kanama çok yoğun. Hemen ameliyata almam gerek ama bir ameliyat yeterli olmayacak galiba. Hasar çok fazla. Biraz geç kalınmış bir vaka. Tansiyonu dengeleyebildik mi?

    Zey:Getirildiğinde tansiyonu 26 ya 14 tü . Şimdi verilen 20 cc sıvıdan sonra atım olmadan 22 ye 10'a düştü. Dekstroz desteğine devam ediyoruz.

    D:İyi aynen devam et Zeynep. Hastanın kan grubunu öğren ve bolca hazır tut olur mu?

    O sırada hemşire geldi.

    Hem:Doktor hanım hasta ventriküler fibrilasyona girdi! Satürasyonu 60'a düştü!

    Hemen koşarak odaya geçtiler.

    D:Zeynep açabildiğin kadar damar yolu aç ve çok hızlı ol.

    Zey:Tansiyon yine yükselmiş hocam nazal oksijen yetmiyor.

    D:Göğüs tüpü takmam gerekecek. Ekartür ve 22 numaralı tüp!

    Zey:Kasılmalar şiddetlendi hocam damar bulamıyorum.

    D:Tüpü taktım. Nöronlarda ışık refleksi yok. Kanama beynin sinirsel merkezine baskı yapıyor. Matkabı verin hemen. Zeynep Filmi önüme çek bakmam gerek.kafa içi basıncı boşaltmalıyım.

    Adamın oğlu pencereden bakıyordu. Deniz bir filme bir adamın kafasına bakarak delik açtı. Üstü başı mahfolmuştu. Ancak adamın durumu iyileşmeye başlamıştı.

    D:Zeynep bir kağıt mendil verir misin lütfen?

    Zey: Buyrun hocam. Harika bir iş çıkardınız.

    D:Teşekkür ederim. Sen şu kısma batikonlu tamponları bas. Bende gidip bi elimi yüzümü yıkayayım.

    Tam kapıdan çıktığı sırada adamın oğlu önünü kesti.

    X:Ne yaptın len sen benim babama? Kafasını mı deldin hıı? Ona birşey olursa sizi de hastanenizi de lime lime ederim lan!

    D:Size sakin olun dedim. Gece gece bir de sizinle uğraşmasam iyi olur.Beğenmiyorsanız buraya getirmek yerine kendi hanzo yöntemlerinizle tedavi etseydiniz. Ben sizi çekmeye mecbur değilim.

    X:Bana bak doktor ağzını hemen topla süpürge faraş getirtme bana.Ne oluyor onu söyle sen.

    D: (ya sabır çekerek) Babanızın tansiyonu aniden yükselmiş ve beyin içerisindeki ana damarlardan birinde kanama olmuş. Birazdan ameliyata alıcam. Şu anda tek yapabileceğim kanamayı durdurmak. Ancak bundan sonra önemli bir veya iki ameliyat daha geçirmesi gerekecek.Artık müsaade ederseniz gidip yüzümü yıkayabilirmiyim?

    Adam dik dik bakarak önünden çekildi. Deniz hızlı ve sinirli bir şekilde acil koridorundan ana koridora çıktı. Lavaboya yöneldiği sırada Suat içeri girdi. Deniz daha bi sinirlenmişti. Allak bullak olmuştu bu gece. Suat'ın onu çağırmasına fırsat vermeden lavaboya girdi.Musluğu açtı ve yüzüne bir kere çarptı. Hayır bu yeterli değildi... Saçını çözdü ve kafasını musluğun altına soktu. Birkaç dakika hiç kıpırdamadan durdu. Başını kaldırdı sonra. Hızla odasına çıktı. Dolabından bir havlu çıkardı, başına sardı. Sonra aşağı indi.Suat Zeynep'in yanındaydı.

    S:Deniz acil çağrı aldım. Vaka nedir?

    D:Hipertansiyon vakası. Ana vaskülerlerden biri çatlamış. Orta serebrada kanama yoğun. Nefesi ve ritmi düzensiz olduğu için seni çağırdık.

    S:İyi yapmışsın da bana pek gerek kalmamış gibi.

    D:Olsun. Sonra çağırmadı deme de.

    S:Hemen mi alacaksın?

    D:Evet geç bile kaldım. Zeynep herşey hazır mı?

    Zey:Evet hocam.

    Ameliyathaneye girdiler. Suat'ın gözü Deniz'in başındaki havluya takılmıştı.

    S:Senin kafanda neden havlu var?

    D:Ayılmak için kafamı musluğun altına soktum da ondan. Sanırım birazdan yine ihtiyacım olacak.

    Suat güldü ama Deniz öyle sinirliydi ki dişleri birbirini parçalıyordu sanki. Havluyu çıkardı ve kepini taktı. Ameliyata girdiler. Saat 2:30du...

    ERTESİ SABAH

    Ameliyat 4,5 saat sürmüştü. Deniz ve Zeynep yorulmuştu ama ameliyat boyunca Suat ikisine de destek olmuştu. Çıkar çıkmaz adamın oğluyla karşılaştılar. Deniz çok gerilmişti. Akşamdan beri kendini zor tutuyordu herşey çok üstüste gelmişti.

    X:Ameliyat iyi miydi doktor?

    D:Gayet iyiydi beyfendi ancak...

    X:Seyhan bey.

    D:Anlayamadım?

    X:İsmim diyorum doktoor ismim Seyhan.

    D:Her neyse ilgilendiğimi söyleyemeyeceğim. Bir veya iki ameliyat daha gerekecek çünkü şu an sadece kanamayı durdurabildik.

    Suat olumsuz titreşimleri almıştı. Deniz'in kolunu tuttu ve sıktı. Deniz gözünü adamın gözünden ayırmadı.

    Sey:Seni araştırdım doktor. En iyisi senmişsin. Diğer ameliyatları da sen yapacaksın anladın mı?

    D:Ben işime geleni işime geldiği gibi anlarım. Bu yüzden canım istemedi ve anlamadım oldu mu?

    Suat daha fazla sıktı kolunu ama Deniz'de hala bir tepki yoktu. Belli ki canı kavga emek istiyordu. Ama Suat yine de bırakmadı.

    Sey:Hade be kızım! İstediğin paraysa benim param senin babanı da satın alır ya! Hem kraliçeler gibi yaşarsın fena mı?

    Deniz'de artık ipler kopmuştu. Suat'ın kolunu bir hışım çekti ve adamın üstüne öyle bir yürüdü ki adam bile şaşırıp kalmıştı.

    D:Eeeeh yettin ulen! Kimsin ki sen mafya bozuntusu kasıntı? Babam yaşasaydı satın alırdın belki ama kendileri çoktan göçtüğü için sıkar biraz seni hödük. Yapmıyorum ulen ne yapacaksın ha? Kimsinki sen len kimsin? En fazla canımı çıkarırsın başka yapacağın birşey var mı?

    Suat ve Zeynep şaşkındı. Suat yine bir çabayla Deniz'i zaptetmeye çalıştı ama Deniz yine elini çekti.

    Sey: Pardon doktor bir şey mi dedin ben anlamadım?

    D:Bir saattir çok şey söyledim ama sen beyinsiz bir embesil olduğun için anlamamışsındır. Bir ara hatırlatta beyin nakli yapalım sana hem nede olsa paranda var değil mi? Çek git başımdan zaten yorgunluktan gebermişim bir de kendini kestirip biçtirtme bana anladın mı? Valla iki kere söker takarım seni şurda. Yaylan hadee yallah!

    Adam neye uğradığını şaşırmıştı. Ağzını açtı ama ona birşey diyemedi. Parmağını tehditkar bir biçimde sallayarak gitti.

    S:Deniz sen ne yaptın? Kendinde misin?

    D:Ne bileyim ben yaa gerizekalıya bak bir de tehdit savuruyor utanmadan. Edep fukarası embesil! Belli şu adamın neden şurda yattığı.

    S:Tamam sakin ol. Hadi aşağı inip birşeyler yiyelim. Zeynep sende gel. Hadi Deniz!

    Aşağı inerlerken asistanlarla karşılaştılar. Deniz umursamaz bir tavırla Zenan'a baktı.

    D:Zenan dün gece sana bir zarf geldi. Asistan odasına bıraktım.

    Zenan Ela'ya sorarcasına baktı. Ela bilmem diye el işareti yaptı.

    Ze:Teşekkür ederim hocam.

    Arkalarından Egemen ve Ece geldi.

    Ege:Herkese günaydın! Aa Deniz sana ne oldu? Nen var güzelim? Ece sen diğerleriyle yukarı çık Arslan birazdan gelir.

    Zey:Bende çıksam iyi olur. Sonra yerim birşeyler artık. Görüşürüz hocam.

    Deniz'in mavi gözleri yine alev alevdi. Baktığı heryeri yakyor, delip geçiyordu sanki... Aşağı indiler ve bir masaya oturdular.

    Ege:Bu şimdi konuşmaz şunun haline bak. Suat sen anlat neler oldu?

    S:Ben artık senin şu kardeşinden korkmaya başladım. Mafya kılıklı adamın biri geldi. Deniz'i tehdit etti. Deniz de adama "seni şurda iki kere söker takarım" dedi, adam neye uğradığını şaşırıp toz oldu:D

    Ege:Sadece o kadar mı dedi? Denzi bu kadarla kalmaz kii!

    D:Ayıp ettin demez miyim?

    Egemen kalkıp yiyecek birşeyler ve kahve aldı. Deniz'e iyi gelmişti bunlar. Gerginliği azalmıştı.

    D:Bakın bu iş burda kalmaz. Deniz demişti dersiniz. Kendinize dikkat edin benden söylemesi.

    Ege:Olur mu olur! Deniz sende dikkatli ol ve emanetini yanından ayırma.

    S:Yapmayın allah aşkına arkadaşlar dağ başında mı yaşıyoruz?

    D:Suat o hanzonun pekde şehirli bir havası yoktu değil mi? Madem öyle bizde oyunu onun kurallarıyla oynayıp kendimizi koruycaz. Bu iş böyle. bu adam bir kere bana kafayı taktıı o kadar. Size düşen kendinize dikkat etmek beni boşverin. Ben her halükarda idare ederim.

    Çok uzun bir sessizlik oldu.

    Ege:Vay bee! İki kere söker takarmış aslanıma bakın hele!

    D:Ya dalga geçmesenee!

    Ege:Ya napayım çok komik ama

    Hep beraber uzunca bir süre gülüp sinirlerini boşalttılar.Yemeklerini yediler ve dağıldılar. Deniz hemen Nilay'a verdiği sözü hatırlayıp onun odasına yöneldi. Eşi de yanına gelmişti.

    N:Deniz hanım! bu ne güzel ziyaret! Geceden beri sizi bekliyoruz. Tanıştırayım eşim Selçuk.

    Se:Hoşgeldiniz doktor hanım. Eşim herşeyi anlattı. Allah sizden razı olsun. Eğer siz olmasaydınız...

    D: Çok memnun oldum efendim. o da ne demekmiş bu bizim işimiz Kusura bakmayın çok ciddi bir hasta gelmişti ameliyattan yeni çıktım. Nöbeti devredince de hem senin durumuna bakayım hem de bebişi bir göreyim dedim. Hmm...Gidişat iyi baya böyle giderse akşama taburcusunuz.

    N:Doktor hanım. biz size bir şey söyleyecektik.

    Deniz kucağına aldı bebeği. Biraz ona baktı, sonra cevap verdi.

    D:Tabi buyrun sizi dinliyorum.

    Se:Biz bebeğimize sizin adınızı koymaya karar verdik.

    Deniz birden başını kaldırıp onlara sonra da bebeğe baktı. Şaşkındı. Duygu seline kapıldı. Gözlerinden yağmur gibi yaşlar iniyordu.

    D:Ben....Ben ne diyeceğimi bilemiyorum...Çok mutlu oldum..Gerçekten...Çok teşekkür ederim....

    N:Hemşire hanımlara sordum dün gece. Deniz Başar deyince iki soyadı kullanıyorsunuz sandım ama meğerse diğer isminizmiş.

    D:Evet. O ismin hikayesi uzun. Bende pek bilmem ama bana anlatıldığı kadarıyla babam isimlerin çocukların gelecekleri üzerinde etkisi olduğuna inanırmış. E o zamanlar ultrason felan da yok ya. Babam çocuğumun ismi Başar olsun ki ilerde başarılı, zekasını ve kabiliyetini kullanmayı bilen bir çocuk olsun demiş. Ebeler de benim için kesin oğlan deyince babam tamamdır diye düşünmüş ama ben çıkagelmişim. Sonra ne olacak ki ismi Başar olsun deyip Deniz'i de eklemişler. Böyle işte...

    N:Ayy ne güzel değil mi aşkım?

    Se:Gerçekten babanızın düşüncesi mantıklıymış doktor hanım. Biz de ümit edelim ki çocuğumuz aynen sizin gibi ık bir evlat ve insanlığa faydalı bir birey olsun.

    D:Tekrar çok teşekkür ederim. Bugünü ve sizleri ömrüm oldukça unutmayacağım. Şimdi gitmeliyim. Bebeği al Nilay acıkmış galiba. Eğer akşam taburcu olursanız haberim olsun tamam mı?

    N:Elbette sizi görmeden asla gitmeyiz.

    D:Görüşmek üzere dedi ve odadan dışarı attı kendini. Koridorun sonuna gitti, duvar dibine çöktü ve ağladı. İçini döktü. kendi kendine konuştu sonra...

    D:Anne. Baba. Umarım şimdi kızınızı biryerlerden görüyorsunuzdur. Sanırım o artık istediğiniz gibi biri olmayı başardı...

    YORUM İSTEREEEEM:))
    mervenur_119
    mervenur_119
    ADMIN
    ADMIN


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 192
    Kayıt tarihi : 24/05/08
    Rep Puanı : -1
    Ruhsal Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Melekun9
    Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Mesgulrc6
    TAKIMI: : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Besiktas
    Nerden : Gamzeli Sendromlulardan...
    . : Facebook SayfamızGALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) 22752225092.4789.1377692051

    GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Empty Geri: GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119)

    Mesaj tarafından mervenur_119 Perş. Tem. 24, 2008 11:59 am

    BÖLÜM 10: SIRLAR VE YALANLAR...

    Deniz ağlıyordu. Durmadan sağanak gibi iniyordu yaşlar gözlerinden. Suat o sırada Nilay'ın odasının yanındaki odadan çıktı. Hıçkırıkların sesi geliyordu kulağına. Soluna baktığında Deniz'i gördü. Yanına gitti.

    S:Deniz sen iyi misin?

    D:Elbette gayet iyiyim. Nilay bebeğine benim ismimi vermiş...Nasıl olmam duygulandım sadece Suat birşeyim yok. Umarım küçük Deniz benim gibi şanssız olmaz. Bana bunları yaşatan bu isim ona mutluluk ve huzur getirir.

    Koridor boştu. Suat Deniz'in yanına oturdu.

    S:Neden öyle diyorsun? Herkes senin gibi olmak istiyorken halinden şikayet ediyorsun. Başarılısın, ismini neredeyse heryerde herkes duymuş, seni çok seven bir abin ve bir kardeşin var, hatta zengin bile sayılırsın...Daha ne istiyorsun?

    D:Ailemi Suat...Ailemi isterdim. Başarımı onlar duyamadı malesef...Bunu isterdim...

    S:İyi ama senin zaten bir ailen var hemde seni çok seven bir aile.

    D:Sana bu kadarını söyleyeyim. Her çocuk okula başladığında,Doğum gününü kutladığında,diplomasını aldığında,evlendiğinde, çocuğu olduğunda ailesinin yanında olmasını ister. Hiçbir babaanne ve dede onların yerini tutamaz...Çocuk kendi anne ve babasını ister...

    S:Anlatmak ister misin?

    Deniz boşlğa baktı, baktı...Derin derin içini çekti.Gözlerini sildi.

    D:6 ocak 1985...Ben ve Egemen babaannemlerde kalmışız o gün. Kalmışız diyorum çünkü o sıralar 3 yaşında bi bıcırıkmışım. Bolu Dağı'nda bir kaza...5 araba iç içe geçmiş...Ve canlı kurtulan sadece bir bebek...O da bizim Ece...Sadece bir aileden 6 kişi...Kimbilir diğerlerinden ne kadar...Bu kaza değil bu düpedüz cinayet...Ve ben annesiz-babasız kalmışım...

    Suat ne diyeceğini bilemez haldeydi.Zaten söylenecek hiçbir söz yeterli değildi ki...Demek Deniz bu kadar küçük yaşta kaybetmişti onları. Şimdi neden dedesine böyle bağlı olduğunu, neden ondan minnetle bahsettiğni anlamıştı.

    D:Bizimkiler sülalecek bir düğüne gitmişler oraya. Ama dönememişler işte.Egemen'in annesi,babası...Halam,eniştem ve nerdeyse Ece...Halam o zaman Ece'ye / aylık hamileymiş. Ambulansta Ece'yi almışlar.Egemen az çok hatırlar ailesini o zaman 8 yaşında felanmış...Ama ben...Bana kalan sadece fotograflar...Birlikte yaşadığım, paylaştığım hiçbir şey yok onlarla...Yok...

    Tekrar gözyaşlarına boğuldu...Suat ona sarıldı.Deniz hıçkırıklarla sarsılıyordu.

    S:Ben sizi öz kardeş diye biliyordum.

    D:Hayır değiliz. Ama öyle büyüdük. Hiçbir zaman aksini düşünmedik. Hep kolladık birbirimizi.Ve ben bunları daha 1,5 aydır tanıdığım bir kalp cerrahına bir koridorun dip köşesinde anlatıyorum... Ama o bebeği...öyle annesiyle...babasıyla...ben...

    Sanki bir ömür boyu kalan şeyler patlıyordu içinde. Resmen tufanlar vardı yüreğinde Deniz'in. O da Suat'a sarıldı...Ağladı, ağladı...Suat ilk defa birine bu kadar yakın hissetmişti kendini...Yüreğini açabileceği bir dost kazandığını hissetmişti...Deniz'in sırtını sıvazladı.Açılmıştı Deniz,rahatlamıştı.

    D:Öff yeter bu kadar sulugözlülük cıvatası bozuk musluklara döndüm.Biraz daha kalırsan sende ağlayacaksın. Hem işimde var zaten kalkayım artık yeterince oyalandım.

    Suat kalktı ve Deniz'in elinden tutup onu da kaldırdı.

    S:Bende gitmeliyim. Sana kolay gelsin.

    D:Suat!

    S:Efendim.

    D:Beni dinlediğin ve bana destek olduğun için sana çok teşekkür ederim.Sen gerçek bir dostsun.

    S:Eminim sende aynı şeyleri yapardın.Bunun için bana teşekkür etme.

    Suat gülümsedi ve gitti. O giderken Deniz arkasından baktı.

    D:Keşke sana herşeyi anlatabilsem.Zamanı geldiğinde umarım bende sana destek olabilirim dostum...

    ASİSTAN ODASINDA

    M:Vay canına! Zeynep sen ciddi misin? Deniz hanım bunları gerçekten söyledi mi?

    Ze:Bi magandalığı eksikti hanfendinin onu da yapmış.

    Zey:Zenan bu magandalık değil kendini savunmak. Adam belindeki silahla resmen bize şov yaptı ya! Valla Deniz hanımı takdir ettim. Ben olsam mümkün değil o şekilde ağzının payını veremezdim. O adama müdahale ettiyse tamamen insanlığından.

    H:Süper ya! Valla bu kadını git gide daha çok seviyorum. Peki hasta olan nasıl?

    Zey:Şu an için iyi gibi ama Deniz hanım o adamla bu şekilde tartıtıktan sonra ameliyatları yapmayı katiyetle reddediyor. Bakalım Haldun hoca duyunca ne diyecek..Bana sorarsanız ben tamamen verdiği kararın arkasındayım.

    Onlar konuşurken Ela susmuştu. Kapı aniden açıldı ve 5 asistan Dr. Fikret'in sinirli bakışları altında süklüm püklüm odayı terketti.

    2 HAFTA SONRA...

    Aradan iki hafta geçmişti. Suat ve Zenan 1 ay sonra evlenecekti. Ve Suat'ın Deniz ile olan dostluğu çok ilerlemişti. Deniz ona hazırlıklarda yardım ediyor, ara sıra akıl veriyordu. Levent'le birlikte iyi bir grup olmuşlardı. Bu arada Arslan Deniz'i hiç rahat bırakmamıştı. Sürekli çiçekler yolluyor, mesajlar atıyordu. Asistan yarışı git gitde zorlaşıyordu. Son bir haftanın içindeydiler çünkü Amerikan Heyeti 2 hafta sonra geliyordu. Asistanların halini gören artık onlara acıyordu çünkü Deniz onları sınarken hiç hata payı ve iltimas vermiyordu.

    Levent Deniz'in kapısını çaldı ve içeri girdi. Deniz'in önünde iki dal orkide, elinde ise pembe bir zarf vardı.

    L:İnanamıyorum yine mi çiçek:)

    D:Allah'ımm beni kurtar yalvarıyorum! Bu adamda para tükenmez mi ya insan bir hafta içinde 8 orkide nasıl yollayabilir? Bu çiçeğin dalı 250 YTL değil mi? Umarım bir ihtiyaç sahibi bunu bulur ve görmemişin tekine satar...8. çiçek ve 8. çöp torbası...

    Saksıyı tuttuğu gibi çöp poşetine tıktı ve masasının altına bıraktı. Levent gülüyordu.

    D:Ya gülmesene:)) Bi belaya yapıştım yakamı kurtaramıyorum! Öff boşver şimdi o hıyarı sen neden gelmiştin?

    L:Şu Necmi Kara'yla ilgili.Eğer ameliyatı sen yapmayacaksan benim yapmam gerekiyor. Durumu git gide ciddileşiyor biliyorsun yaşı baya ileri. Oğlu da dün yine acili birbirine katmış seni görmek istemiş.

    D:Evet öyleymiş. İlk ameliyatı sen yap bakalım. İnasnlığımdan yine sana yardım ederim zorlandığın birşey olursa. Ya benden önce sen vardın şu hastanede ve sen de en az benim kadar iyi bir cerrahsın. Bu adam harbi salak.Ya yine de Levent bana sorarsan fazla yakınımda durmayın. Manyak bu ne yapacağı hiç belli olmaz. Tedirgin olmaya başladım artık.

    L:Saçmalama lütfen. Sana hiç bir şey yapamaz. Ben hallederim bunu sen meraklanma.

    D:Teşekkür ederim Leven ama hiç gerek yok. Ya sahi Ela'yla aranız nasıl bugünlerde? 2 gündür bir türlü rastlaşmadık.Otur da anlat.

    Levent içini çekti ve oturdu.

    L:Hala benden kaçıyor. Neredeyse iki ay oldu ama hala benimle konuşmayı reddediyor. Artık selamlaşmıyoruz bile. Ne olduğunu bir anlasam..bi bilsem..Tam da evlenecekken..

    D:Farkındayım aslında. Kız seni görünce yüzünün şekli değişiyor resmen. Belki de nikah tarihi yaklaştıkça panik olmuştur ya! olamaz mı? Strese girmiştir kolay değil bu evlilik sonuçta. Ama bence artık bira züstünde gitmenin vakti geldi. Onu öyle bir yere götür ki ikiniz yalnız kalın ve kaçmaya imkanı olmasın. Oturun ve konuşun Levent. Artık yeter sorunlar durduğu yerde kendini çözmüyor.

    L:Çok haklısın.Bu böyle olmayacak. Onsuz yaşayamam artık. Ona yakınken böyle uzak olmak...Delirmek işten değil...Deniz ben onu çok seviyorum.

    D:Belli orası zaten söylemene bile gerek yok.Ama dediğimi bir düşün. Bence işe yarar. Hem zaten..

    Lafını tamamlayamadan çağrı cihazı çalmaya başladı.

    D:Kusura bakma ya acil çağrı. Sonra devam ederiz olur mu?

    L:Sana kolay gelsin.

    Odadan hızla çıktı ve koşa koşa acile gitti. Bugün Ela ona asistanlık ediyordu.

    D:Evet Ela?

    E:Demet Soydan. 30 yaşında. Şiddetli baş ağrısı ve burun kanaması olmuş. Sonra da şuurunu kaybetmiş.

    Deniz dosyadan başını kaldırıp yatağa baktı ve şok oldu... Ela onu iki kere çağırdı ancak o duymadı.Koluna hafifçe dokundu.

    D:Ne?

    E:Özür dilerim hocam iyi misiniz?

    D:Hı? evet evet iyiyim. Levent'i çağır vakaya o bir baksın ben sonra ondan devralırım.

    E:Ama hocam...

    Deniz artık Ela'ya patlamıştı. Ela birden neye uğradığını şaşırdı.

    D:Ela! Özel yaşamınla iş yaşamını ayırmayı öğren artık. Bu kadar saçmalık yeter! Sana Levent'i çağır dedim. Hemen!

    Ela sustu ve Levent'e çağrı bıraktı.

    Deniz odadan çıkmak istedi. O kadının yüzüne bakmak istemiyordu. Ama koridora çıkarsa onunla karşılaşmaktan korkuyordu. 7 yıl geçmişti aradan...Tam 7 yıl...Ondan o kadar nefret ediyordu ki onunla hiç karşılaşmayacağına inandırmıştı kendini...Kapıdan çıktı ve karşısında o vardı...Koltuklarda açık kahve saçlı bir adam ağlıyordu. Koltuktan düşmek üzereydi. Oydu işte...7 yıl sonra yine oydu...Suat kenarda hastasıyla konuşuyordu.Deniz'i öyle görünce sakince kenardan izlemeye başladı.

    D:Sen!

    Adam başını kaldırdı. Hem şaşkınlık hem de özlemle yüzüne bakarak "Deniz!" dedi...

    D:Karın içerde canıyla uğraşıyor ve sen burda ağlıyorsun. Tam da sana yakışanı yapıyorsun yani.

    Adam sonunda yere diz çöktü ve Deniz'in ayaklarına kapandı.Mutsuzdu. Ağladı,ağladı...

    D:Tolga!

    7 yıl sonra unuttuğu o adı söylemişti.Aklına bile getirmediği o adamı anmıştı...Adam perişan halde başını kaldırdı.

    T:Seni düşünmediğim bir an bile olmadı Deniz! Anlamıyor musun o benim yüzümden burda! Baba öyle nefretle bakma yalvarıyorum sana!

    D:Vicdan azabı tripleri de şimdi ha! Senin bilmediğin oyun yok mu?

    Nefretle bakmaya devam ediyordu. Acıyordu ona. Bir hiç oluşuna acıyordu. Bir gün karşılaşavaklarını bilsxe de o günün bu kadar yakın olacağını hiç düşünmemişti.

    D:Kalk ayağa ve karına destek ol. Bir an için gerçek bir erkek ol. O senin karın be!

    T:Sen...

    D:Sus ve defol karşımdan.

    Levent karşıdan Suat ise sağından ona doğru geliyordu ama o hiç farkında bile değildi...Ayaklarının altından yer çekiliyordu sanki...Deniz bir anda gözlerini kapattı ve yere yığıldı...Artık ona doğru koşan ayak seslerini duymuyordu...

    BİRAZ GECİKTİ ÖZÜR DİLERİM AMA YİNE DE YORUMUMU İSTERİMM!!!
    mervenur_119
    mervenur_119
    ADMIN
    ADMIN


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 192
    Kayıt tarihi : 24/05/08
    Rep Puanı : -1
    Ruhsal Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Melekun9
    Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Mesgulrc6
    TAKIMI: : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Besiktas
    Nerden : Gamzeli Sendromlulardan...
    . : Facebook SayfamızGALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) 22752225092.4789.1377692051

    GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Empty Geri: GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119)

    Mesaj tarafından mervenur_119 Perş. Tem. 24, 2008 11:59 am

    BÖLÜM 11
    "Had it been now, I would have never let you go..."
    "Şimdi olsa gitmene asla izin vermezdim..."

    Suat Deniz'i tam yığıldığı sırada yakalamıştı.Levent de yanına koştu. Suat Deniz'i kucakladı ve acile götürdü.Herkes birden başlarına üşüşmüştü. Levent perdeyi çekip kapattı. Hemen başına geçip muayenesini yaptı.

    L:Deniz! Deniz beni duyuyor musun? Son zamanlarda bayağı stresliydi. Dayanamadı sanırım.

    S:Biriyle konuşuyordu. Bayağı sinirli gördüm onu. Kimdi acaba?

    L:Onu odaya çıkaralım. Biraz dinlensin. Zenan hemen Egemen'e haber ver.

    Ze:Peki Levent bey.

    Gitti. O sırada Tolga içeri daldı.

    T:Deniz! Deniz uyan lütfen Deniz yalvarıyorum...Deniz...

    Egemen Zenan'la birlikte içeri geldi. Tolga'yı görünce yüzü ürkütücü bir ifadeye büründü. Levent ve Suat şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Suat Deniz'in tansiyonuna bakmak için aleti getirmeye gitti.Egemen geldi ve adamı ensesinden kavrayıp havaya dikti.

    Ege:Sen!! Allah'ın belası herif! Ne yaptın kardeşime ne işin var onun yanında!

    Adamı yere fırlattı. Suat aceleyle Deniz'in tansiyonunu ölçtü. Levent ne kadar Egemen'i sakinleştirmeye çalışsa da başarılı olamadı.

    Ege:Suat, Levent! biriniz anlatın kardeşime ne oldu?

    S:Bu adamla konuşuyordu. Sonra bayıldı. Ne konuştuklarını bilmiyorum ama.

    L:Egemen lütfen sakinleş biraz. Deniz'i odaya çıkaralım Suat hadi.

    Egemen yerde yatan adama tiksintiyle baktı.

    Ege:Bunca yıl sonra hangi cehennemden çıktın geldin bilmiyorum ama eğer seni Deniz'in bir santim yakınında göreyim o zaman burdan sağ çıkamazsın anladın mı!

    Adam yerden kalktı. Delirmiş gibi görünüyordu. Kendi kendine konuşmaya başladı.

    T:Anlamıyorsunuz...Hiçbiriniz...Evlendiğimizden beri...Tam 7 yıldır...Hiç rahat etmedik...Mutlu bir günümüz geçmedi...Ben Deniz'i ne kadar kırmışım...Allah'ım bana böyle ceza verdin...Bedduası tuttu...Karım...Bak o orda işte...öylece yatıyor bak...Deniz...İhtiyacı var...Karım...

    Levent Deniz'i çıkarıp geri gelmişti. Suat Deniz'in yanında kalmıştı.

    L:Zenan beyfendiye bi sakinleştirici yapın. Egemen gel de Deniz'in yanına çıkalım.

    Egemen'i kolundan çekiştirerek asansöre bindirdi.

    L:Seni ilk defa bu kadar sinirli gördüm.

    Ege:O adamı görünce kendime hakim olamadım. Ne cesaret yaa buraya gelmiş bir de...Onursuz pislik.

    L:Size ne yaptı ki bu kadar? Deniz bayıldı sen sinir krizi geçirdin...Kim bu?

    Ege:Deniz'in kendini piskopatça tıp ilmine adamasına sebep olan şahıs.Amerika'dan.

    Odaya geldiler. Deniz uyuyordu. Suat başında oturmuştu.

    Ege:Hala ayılmadı mı?

    S:Hayır. Aslında şu son iki haftadır çok yıpranmıştı. Sinirsel bir tepki ciddi bir şey değil.

    L:Ben gitmeliyim Deniz'in hastasına bakmak için inmiştim acile zaten. Uyanırsa haberim olsun.

    Ege:Herşey için teşekkürler. Her ikinize de. Ben sana bildiririm Levent aklın kalmasın.

    Levent gülümsedi ve çıktı.

    S:Deniz bu aralar çok stresli. Geçende onu ağlarken gördüm. Annesini, babasını anlattı bana. Sinirleri çok bozuktu.O günden beri de pek iyi görmedim onu

    Ege:Deniz ağladı mı? İnanamıyorum garibim nasıl doluymuş demek bize belli etmemiş... Suat ben 32 yaşındayım ve Deniz'in ağladığını yaşımın yarısı kadar bile görmüş değilim.

    Onlar sohbet ederken Deniz çok başka bir yerdeydi...Olanların farkında bile değildi...

    Amerika'daydı şimdi. 7 yıl öncesine gitmişti. Kendi genç kızlığını izliyordu. 20 yaşındaki hali vardı karşısında. Haftalık eyaletler stajı için New Orleans'da şehir hastanesindeysi. Stajının ikinci günüydü. Üzerinde açık pembe bir asistan kıyafeti vardı. Geçmişini izlemek kendini garip hissettirmişti.

    Bayan bir hastanın başındaydı genç Deniz. Yanındaki delikanlıyla İngilizce konuşuyordu. Hasta hakkında bilgi alıyordu.

    R:Adı Demet Tuğcu.24 yaşında. Araba çarpmış. Hamileymiş ama bebeği kaybettik.

    D:İnanamıyorum bir Türk! Robert, kankam benim hadi bu hastayı bana ver lütfen lütfen!

    "Ne kadar da şen şakrakmışım", diye düşündü. "Şimdi bu halimden eser yok...ne yazık..."

    R:Off peki tamam al şu dosyayı. Yaşlı adamı bana ver öyleyse. Mrs.Santorini'yle ameliyata ben girerim olur biter.

    D:Gıcıksın ama çok teşekkür ederim.

    Dosyayı aldı ve gülümsedi. Robert de eliyle ona deli işareti yapıp gitti.Genç Deniz dosyayı inceleyerek tetkikleri dosyaya geçirmek için masaya yöneldi. Kalemini çıkardı ve işe koyuldu. Birden yatan kadın konuşmaya başladı.

    De:Nerdeyim ben...

    Yeniyetme Deniz başını dosyadan kaldırıp gülümsedi.

    D:Günaydın Demet hanım. New Orleans eyalet hastanesindesiniz. Bir kaza geçirmişsiniz ancak şu anda gayet iyisiniz. Ben Dr. Deniz.

    De:Demek Türksünüz..Ne kadar şanslıyım...Bebeğim? O nasıl?

    D:Malesef bebeği kaybettik. Arayabileceğimiz kimseniz var mı?

    De:Nişanlım var yanlız yani bebeğin babası. Ailem Türkiye'de ben burada öğrenciyim. Master için geldim.

    Genç kız önünde yatan kadına göz ucuyla baktı ve dosyayı doldurmaya devam etti. Hiçbir insanı eleştirmez, hakkında yorum yapmazdı.Gözleriyle, delici bakışlarıyla anlatmak istediği herşeyi anlatırdı. Deniz ona gülümsedi ama genç Deniz onu görmedi. Yataktaki kadının gözleri genç kızın sol elindeki yüzüğe takıldı.

    De:Nişanlımısınız?

    D:Evet henüz çok yeni. Daha 1 ay bile olmadı.

    De:Allah tamamına erdirsin. Düğün ne zaman doktor hanım?

    D:Pek de yakın değil. 4 ay sonra uzmanlık sınavım var. Ona göre ayarlamaya çalışıyoruz.

    De:Bizim üç hafta sonra inşallah. Bebek için acele etmiştik ama kısmette henüz anne baba olmak yokmuş demek.

    D:Üzülmeyin. Tıp gitgide gelişiyor. Tedaviniz bittikten sonra çocuk sahibi olabilirsiniz daha çok gençsiniz.

    Sustular. Genç Deniz işine devam ediyordu. Bir süre sonra çok tanıdık bir ses geldi. Heyecanlı ve bir o kadar üzüntülü bir ses.

    T:Aşkım!..

    Çok yakın bir sesti bu.Aynı ses aynı kelimeyi ona yüzlerce, hatta binlerce kez söylemişti.

    De:Tolga!..Bebeğimiz...O gitti aşkım...Gitti...

    T:Üzülme birtanem sana birşey olmamış ya...Üzülme...

    Genç Deniz arkasını döndü ve Tolga donup kaldı. Kızın bakışları delip geçiyordu. Yakıyordu onu. Tolga bunu hiç beklemiyordu. Deniz kendi gençliğini o halde görünce daha bir olgun hissetti kendini. Daha bir güçlü..Yıkılmaz, aşılmaz bir kale gibi...

    D:Nişanlınız gayet iyi beyfendi meraklanmayın.

    İlerledi..Yerden birşey alıyormuş gibi yapıp parmağındaki yüzüğü çıkardı.

    D:Afedersiniz. Bunu koridorda düşürmüşsünüz.

    Arkasını döndü. Yolda Robert karşısına çıktı. Dosyayı onun göğsüne çaktığı gibi kaçtı hastaneden...

    Etraf kararmıştı. Şimdi Deniz genç kızlığının geçtiği öğrenci evindeydi.İki Amerikalı arkadaşı ve Egemen'le kaldığı evde...Biri evin kapısını yumrukluyor, tekmeliyordu. Diğer kapılardan kafalar çıkıyor, ne oluyor dercesine adama bakyorlardı. Bu sahneyi de daha önce yaşamıştı Deniz...

    T:Deniiz! Deniz aç kapıyı!! Deniz açıklamama izin ver yalvarırım! Deniz aç şu kapıyı bak yoksa kırarak girecem! Deniiiiz!

    Genç Deniz'in yanındaydı. Kız kapının ardına oturmuş, gürültüyü duymuyormuşçasına boşluğa bakıyordu.Kalktı ve kapıyı açtı. Yüzünde hiç bir duygu ifadesi yoktu.

    D:Ne istiyorsun? Ne?

    T:Önce içeri girmeme izin ver. Lütfen.

    Genç kız kapıyı açık bıraktı ve içeri geçti. Ardından Tolga içeri geçti ve kapıyı kapattı.

    D:Ne uyduracaksın? Zamanımı harcamama değecek bir tiyatro olsun bari. Konu ne? 20 yaşında yeniyetme bir kızı yatağa atamayınca onu nasıl aldatıp kandırdığın mı?

    T:Deniz bir dakika dinler misin?

    D:Önceden anlatsaydın ya? Ne zaman anlatmayı düşünüyordun hı nikah masasında mı? O kızla birlikte olmuşsun sen yaa nişanlanmışsın, hatta boş durmamış bebek bile yapmışsın Tolga daha neyi dinleyeyim? Ben neyim senin için Tolga? Evlenme planları yapıyorduk yaa! Ben senin gibi biriyle evlenecektim hala inanamıyorum! Dinlemeyeceğim seni. Aşağılık iki yüzlü rezil! Defol evimden hemen! Ömrüm boyunca seni bir daha görmek istemiyorum.

    T:Bu ettiğin laflardan sonra bende seni bir daha görmek istemiyorum merak etme. Meğer ne kadar da kin varmış içinde bana karşı!

    D:Hala konuşuyorsun ya hala burdasın! Defol dedim sana şerefsiz! Defool! Dilerim Allah'tan Bir gün benimle karşılaştığında öyle bir derde düşersin ki devası bir tek bende olur ve sende arkamdan sürüne sürüne geberirsin pislik herif. Defoooool!

    Tolga kapıyı çarpıp arkasına bakmadan çıktı. Genç kız arkasından baktı ve yalnızca bir damla yaş düştü gözünden. Onu da sildi ve kendi kendine "ben zayıf bir insan değilim. böyle birinin arkasından ağlayacak bir insan değilim..." dedi. Gidip kitaplarını toparladı ve masanın başına geçti.

    ...

    Deniz birden gözünü açtı. Egemen yanındaki sandalyede başını ellerinin arasına almıştı. Uyandığını görünce egemen hemen başına koştu.

    Ege:Canım! Nasıl hissediyorsun kendini?

    D:Ne oldu bana? Off başım çatlıyor...

    Ege:Baya sert düşmüşsün. Suat seni son anda yakalamış ama pek de başarılı olamamış anlaşılan.

    D:Egemen? Hala aşağıda mı o?

    Ege:Evet. Karısının başında. Ben de onu görünce kendimi tutamadım. Sen de sayıkladın durdun neler gördün rüyanda bakalım küçük hanım?

    D:Geçmişimi...Kendimi ve yaşadıklarımı gördüm. Ve kendimle bir kez daha gurur duydum Egemen...

    Ege:Canım benim...Sadece sen değil hepimiz senle gurur duyuyoruz birtanem.

    Egemen uzandı ve onu alnından öptü. Saçlarını okşadı. Sustular bir süre.

    D:Tuttu!

    Ege:Ne tuttu?

    D:Bedduam...tutmuş Egemen...kimbilir ne kadar içten söylemişim o lafları...

    Ege:Demek aşağıda bahsettiği buydu.

    Kapı çaldı ve Levent içeri girdi.

    L:Günaydın Deniz:) Bakıyorum fırsat bu fırsat bir güzel dinleniyorsun:)

    D:Ya ya ne demezsin...Başım çatlıyor ağrıdan. Hemşire gelsin de bi tablet ibuprofen isteyeyim.

    L:Bakmamı istediğin şu hasta. Durumu çok ciddi Deniz. Her iki lob kandan dolayı tomografide gözükmüyor. Eğer yalnız bir tarafı açarsam öbür taraftaki kanama şiddetlenecek. Bu ameliyatta sana ihtiyacım var. Tek başıma idare edebileceğimi zannetmiyorum.

    D:...

    SORU:DENİZ BU AMELİYATI YAPACAK MI?

    YORUM İSTEREM )
    mervenur_119
    mervenur_119
    ADMIN
    ADMIN


    Kadın
    Mesaj Sayısı : 192
    Kayıt tarihi : 24/05/08
    Rep Puanı : -1
    Ruhsal Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Melekun9
    Durumum : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Mesgulrc6
    TAKIMI: : GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Besiktas
    Nerden : Gamzeli Sendromlulardan...
    . : Facebook SayfamızGALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) 22752225092.4789.1377692051

    GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119) Empty Geri: GALİBA SANA AŞIK OLDUM (by mervenur_119)

    Mesaj tarafından mervenur_119 Perş. Tem. 24, 2008 12:00 pm

    BÖLÜM 12
    "All it takes a match to start the fire..."
    "Yangın başlatmak için bir kibrit çakmak yeterlidir..."

    L: Deniz birşey demeyecek misin?

    D: Levent...Ben o ameliyata giremem...Aşağıdaki o herif beni bu kadınla aldattı! Elim neştere gider mi sanıyorsun?

    L: Deniz biliyorum senin durumunda bu çok zor...Ancak neticede sen bir doktorsun ve...

    D:Evet evet yeminim var! Levent... Bana 1 saat ver tamam mı? Yalnızca bir saat.

    Durup birbirlerinin yüzüne baktılar.

    L: Pekala. Umarım bu 1 saat hastanın aleyhine işlemez. İyice düşün ve kararını bana bildir.

    D: Anlayışın için sana minnettarım Levent.

    L: Dostlar ne içindir...Tekrar geçmiş olsun.

    Birbirlerine gülümsediler. Levent dışarı çıktı.

    Ege: Ne yapmayı düşünüyorsun Deniz?

    D:Kendimi öyle köşeye sıkışmış hissediyorum ki...Off ya! Demek ki insanın beddua ederken düşünmesi gerekiyormuş. Babaannem bedduanın yarısı sahibine döner derdi de ben kulak asmazdım bak ne oldu:(

    Egemen Deniz'in elini kavradı. Öylece oturup düşüncelere daldılar...

    ACİLDE

    Suat aşağıda Demet'le ilgileniyordu. Periyodik tetkik sonuçlarına bakıyordu. Kadının sorunu tahmin edilenden çok daha büyüktü.Levent acile geldi.

    L: Ne oldu? Acil çağrı bırakmışsın?

    S:Toraks BT istedim. Sanırım beyinle sınırlı olmayan bir sorunla karşı karşıyayız. Tam kan biyokimyada kan sıvısından çok plazmatik sıvı görülmüş. Yani vücutta nerdeyse kan kalmamış gibi birşey. Yine de Bt'sine de bakmak istiyorum en azından emin olalım.

    L: Aynı şeyi mi düşünüyoruz?

    S: Galiba.

    L: Deniz'in kesinlikle gelmesi gerek. Bu tür durumlarla karşılaşmış olmalı.

    S: Ben gider getiririm. Toraks BT gelince çağrı bırakırsın.

    L: Elbette sen git.

    Suat Deniz'in odasına çıktı.

    D:Hayırdır Suat pek telaşlısın?

    S: Seni iyi gördüğüme çok sevindim. Aşağı gelmen gerekiyor. Sana ihtiyacımız var.

    D: Anlaşıldı Levent bey'in beni rahat bırakmaya niyeti yok. Bekle beni geliyorum.

    Yataktan yavaşça kalktı. Egemen onun elini tuttu ve kalkmasına yardım etti. Birbirlerine güven verici bir biçimde gülümsediler. Suat'ın koluna hafifçe dokundu.

    D: Haydi gidelim.

    Aşağı indiler. Tolga Deniz'in gözlerine baktı ancak Deniz onu tamamen görmezden geldi.

    D: Karar verdim sizinle ameliyata gireceğim Levent. Sonuçta o bir hasta ben ise doktorum. Yapmam gereken bu.

    L: Bunu söyleyeceğinden emindim ama biraz düşünmek iyi gelir diye dediğini yaptım. Sen mükemmel bir insansın Deniz.

    Deniz gülerek yüzüne baktı.

    D: Hadi hadi yeter bu kadar gaz verdiğiniz. Suat bana ihtiyacınız olduğunu söyledi. Sanırım ameliyat dışında birşey?

    S: Evet. Kalbin beyne pompaladığı kan yaklaşık %80'i plazma sıvısı olarak geri dönüyor.

    D: Yani vücutta kan kalmamış...Kan hücrelerinin ayrışması...Bu da demektir ki beyindeki kan sıvı değil pıhtılaşmış kan. Bu yüzden tomografide birşey görünmüyor...Yani ameliyatta kanama riski çok az ama eğer başlarsa durduramayabiliriz de...

    L: Böyle birşeye ilk defa rastlıyorum. Peki ne yapmamız gerekiyor? Orayı nasıl boşaltacağız? Batın olsa açar çıkarırsın ama kafa?

    D: Bende ilk defa görüyorum ama okuduğum kadarıyla kimyasal bir maddenin etkisi veya sağ tarafa alınmış şiddetli bir darbe sonucu dolaşım sistemini komuta eden kısmın devre dışı kalmasıyla oluşan travma durumu. Levent Tolga'yla konuşursun değil mi?

    L:Elbette. Suat bizimle ameliyata girecek değil mi?

    D:Evet ama...

    Deniz gözlerini uzun süre kapattı ve şok etkisiyle açtı. Şaşkınlıkla konuştu.

    D: Ya da her ikisinin...Eroin!

    L:Ne?

    D: Hemen kan alın ve toksikolojiye gönderin hemen! Çok çabuk lütfen!

    L: Deniz ne düşündüğünü açıklayacakmısın?

    D: Amfetamin, eroin ve kokain...Kanın çalkalanmadan ayrışmasını sağlarlar...Eğer darbe gibi birşey de sözkonusuysa ayrışan hücreler beyin zarında birikir ve içeri ilerler...Dolaşım sistemi ağırlaşır veya durur çünkü bu tür uyarıcı maddeler en çok sağ lobu etkiler! Tabii ya!

    L: Nerden aklına geldi tüm bunlar? Ela derhal hastanın kan grubundan en az 10 ünite kan hazırla.

    D: Levent damarda kan ya da her ne varsa diyaliz edilmesi gerekiyor. Yoksa verdiğimiz kan hiç bir işe yaramayacak.Karaciğer taramasını da hemen yapalım. Çok acele etmemiz gerek hemen Fikret'e de haber verin çabuk olun!

    S: Onları ben hallederim sen merak etme. Ela Deniz hanım'ı duydun.

    E: Hemen gidiyorum efendim.

    L: Kırk yıl düşünsem bunlar aklıma gelmezdi. Tebrik ederim Deniz.

    D: Birden kafama dank etti bişeyler. Biz Tolga'yla klinikte tanışmıştık. O sıralar tedavi görüyordu bu illetten kurtulmak için. Başarmıştı da... Demek huylu gerçekten de huyundan vazgeçmiyor...

    Herkes yarıştaymışçasına koşuşturuyordu. Kadının zamanı çok azalmıştı.

    E: Deniz hanım toksikoloji sonuçları.

    D: Teşekkürler Ela.

    Uzunca inceledi sonuçları. Gözleri şoktan yerinden fırlayacak gibiydi.

    D: İnanamıyorum ya!

    Suat meraklı bir biçimde yanına geldi. O da diğer tetkik sonuçlarını bekliyordu.

    S: Ne oldu?

    D: Aşırı doz...Bu basit bir vaka değil Suat bu adli bir vaka...Ya intihar ya da suikast...Kasıtlı birşey bu...Büyük olasılıkla intihar. Tolga'nın hiç bir şeyden haberi yok gibi görünüyor.

    S: Deniz bunu polise bildirmemiz gerekiyor.

    D: Şimdi değil Suat. Önce gidip o adamla konuşmalıyım. Bana yalan söyleyemez artık. En azından şu an o durumda değil.

    Suat bir şey demedi. Deniz'e şu ana kadar güvenmişti ve hiç yanılmamıştı.

    S: Sen doktor değil dedektif olmalıymışsın

    D: Değil mi ama! Gel de bu konuyu dedeme söylemeyi dene bak o zaman ne oluyor.

    Güldüler. Suat Deniz'le birlikte Tolga'nın yanına gitti.

    D: Tetkik sonuçlarını aldık.

    T: Nesi var? Ne olmuş söylesene!

    D: Öncelikle kafasında büyük kütleler halinde kan pıhtıları var. Vücuttaki kan ayrışmış. Bunun nedeni de uzun süre aşırı dozda aldığı eroin. Sanırım sonuncusu çok çok aşırı olmuş. Kurtulma ihtimali çok az bunu bil.

    Tolga yıkılmış görünüyordu. Deniz ve Suat birbirlerine baktılar. Ağzından bir laf çıkmıyordu.

    D: Karaciğerde de ağır hasar olabilir. Şu an makineye bağlı. Nefes almakta güçlük çekiyor.

    T: Bana bıraktım demişti...Söz vermişti bana...Onu kurtarmak için ne gerekiyorsa yapın yalvarırım size...Deniz lütfen...Küçücük bir kızım var Deniz...Çok küçük daha...Annesiz bırakamam onu....En azından çabaladım diyebilmeliyim...Yalvarıyorum size...

    Deniz bakışlarını yere çevirdi. Eğer ortada küçük bir kız varsa bunu sırf onun için yapmalıydı. Bu artık gurur meselesi olmaktan çıkmıştı.

    D: Kızın kaç yaşında?

    T: 3 yaşına yeni girdi.

    D: Demek o doğmadan önce de kullanıyordu. Bu iki üç yılın işi değil...

    T: Bana söz vermişti...Bırakacaktı...Nasıl olur...

    D: Biliyor musun bunu siz iki berbat insan için asla yapmazdım... Sende o karın olacak yaratık da ömrünüz boyunca kızınıza dua edin. Anladın mı?

    T: Deniz ben...

    Deniz Suat'ın koluna girdi ve arkasını döndü. Suat başta şaşırsa da Deniz'in kolunu iyice kavuşturup yürüdü.

    D: Ela ameliyathane 1'i tam teçhizatlı olarak hazırlat. Çok uzun bir ameliyata giriyoruz. Diğer asistanlara da burda kalmalarını ve iyice dinlenmelerini söyle çünkü herkese ihtiyacımız olacak. Dönüşümlü olarak ameliyata gireceksiniz.

    S: Sen kendini böyle bir ameliyat için iyi hissediyormusun Dr. Deniz?

    D: Hissetmek zorunda değil miyim Dr. Suat?

    Deniz Suat'ın gözlerine bakamadı. Sakladığı şeyin ağırlığı altında gün be gün eziliyordu. Suat'ın kolundan usulca çıktı. Lavaboya yöneldi. Fikret de lavabodaydı. Fikret'e gülümsedi, koyu kahve saçlarını tokadan ayırdı ve kafasını musluğun altına soktu. Fikret şaşkınca ona baktı.Deniz sırılsıklam kafasını çıkardı ve saçlarını tekrar tepesinde topladı.

    D: Ayılmak için mükemmel bir yöntem. Bence denemelisin:)

    F: Uygun bir zamanda tavsiyenize uyacağım Deniz hanım. Teşekkürler.

    D: Bu arada Fikret Ela sana haber verdi sanırım birazdan ameliyata gireceğiz. İyi dinlen olur mu?

    F:Şu kadının ameliyatı değil mi? Siz merak etmeyin Deniz hanım.

    D: Ameliyathane hazır olmalı. Görüşürüz.

    Lavabodan hızla çıktı ve ameliyathanenin önüne koştu.

    D: Hazır mıyız?

    E: Herşey hazır efendim.

    Steril olup hemen içeri girdiler.

    D: Evet. Leventçim izin verirsen nerden başlayacağımızı açıklayayım. Solak olduğum için sol kısmı ben açacağım sağı da sen al. Sık, küçük ama derin kesiklerle çalışacağız. Fikret ve Suat batınla ilgilenecek. Ela diyaliz yapıldı mı?

    E: Evet hocam. Plazma sıvısının büyük bir kısmını boşalttık ve 3 ünite kan verdik. Ayrıca homojen saf su transfüzyonuyla damariçinden bayağı madde çıkardık.

    D: Çok iyi. O zaman bismillah diyelim ve başlayalım. En az 10 ünite kan hazırda bulundurulsun. Batikonlu tampon!

    Kadının Kızıl saçlarının hepsi kazınmıştı. Tamponu iyice sürdü. Ameliyat başladığında saat 14.30'du.

    D: 20'lik koter ve kemik ayracı!

    6 SAAT SONRA

    Deniz ve Levent taburelere oturmuşlardı. Her ikisinin yanındaki tepsiler kırmızı parçacıklarla doluydu. Ela ameliyattan çıkmış yerine Murat girmişti. Levent'in yanında ise Hasan vardı.

    D: Koter! 6. Kesikteyim. Murat aspiratörü maksimumda çalıştır. Çekiyoruz!

    Murat aspiratörü kesiğe yöneltti. Ucuna küçük kırmızı bir parçacık takıldı.

    M: Bir kısmını aldım hocam.

    D: Klemp! 1 ünite daha kan verin sıvı desteğine de devam! Sağa doğru açacağım. Bistüri! Evvet çok iyi Murat diğer parçayı da çek.

    L: 5. kesiği kapatıyoruz. 4 parça çıkardık.

    D: Çok sıcak...Gözlerim yaşarıyor şu terimi silin biriniz...

    L: Sabret Deniz bende aynı durumdayım.

    D: Eğer açtığımız kesiklerde biraz bile kanama olursa çabalarımız boşa gitmeyecek demektir. Kansız bir ameliyat...Ne tuhaf değil mi Murat? Şunu da aspire et lütfen hemen kapatalım.

    L: Beyin dokusu hiç de iyi görünmüyor.

    D: Kafasında bunca zaman bunlarla yaşamış tabi ki de iyi olmaz. Bu ameliyat daha ilk Levent.

    L: 6. kesiği açtım. Burda çok kalın bir pıhtı tabakası var. 12'lik Bistüri!

    Sustular. Sadece aletlerin sesleri ve cihazların uğultusu duyuluyordu. Suat ve Fikret seyir odasında dolaşımın az da olsa düzelmesini bekliyordu.

    D: Ne kadar plazma boşalttınız Murat?

    M: Başladığımdan beri yaklaşık % 48 hocam.

    D: Diyalize ve sıvı desteğine devam edelim. Bunun ameliyat bitene kadar temizlenmesi lazım.

    SABAHA KARŞI 02.30

    D: Bittim ben... Koter!

    L: Ayaklarımda derman kalmadı. Klemp!

    Ela tekrar ameliyata girmişti ancak Hasan çıkmak istememişti.

    E: Hocam!

    D: Ne oldu Ela?

    E: 3. dikiş etrafında kanama var!

    D: Ne? Levent başarıyoruz galiba! Ela hemen aspire et! Tampon!

    L: Açtığım yerde kanama var! Hemen Fikret ve Suat'ı çağırın!

    H: Ben hemen çağırayım, dedi ve telefona koştu.

    L: Burda pıhtılaşma yok.

    D: Nasıl yani? Bakayım bi! Bu darbeden kaynaklanan subdural hematom... Tahminim doğruymuş demek...

    L: Bunu da boşaltmak gerekecek. Umarım ana sinir paketi etkilenmemiştir.

    D: Bu kadın eğer uyanırsa psikolojisi mahvolacak. Kafasında 20'den fazla dikişli kesik var. Bu kafada hayatta saç çıkmaz artık.

    L: Hayatı kurtulsun da saç o kadar önemli değil.

    Suat ve Fikret hazırlanıp içeri geldi.

    S: İyi haberi aldık. Mükemmel birşey başardınız.

    F: Biz de hemen başlasak iyi olur. Karaciğeri almamız gerek. Hiç bir işlevi kalmamış. 20'lik bistüri!

    S: Alkol ve uyuşturucu hem kalbi hem karaciğeri mahvetmiş. Bu ameliyat çok uzun. 22'lik bistüri ve penset!

    L: Bizim işimiz bitti gibi. Deniz bana yardımcı olur musun şunu hemen boşaltalım.

    D: Elbette. Ama biz de bittik Levent neredeyse 14 saattir ameliyattayız. Siz iyi dinlenseydiniz bari. Aris!

    S: Sen bizi merak etme. Hemostat klemp!

    L: Tamamdır artık kapatalım. Aspire et!

    D: Bende de tamamdır. Makas ve penset!

    Deniz ve Levent işlerini tamamen bitirdi ve ameliyattan çıktı.

    D: Off başım, belim, ayaklarım...

    L: Hiç sorma. Hemen gidip yatalım. Baksana gün ağarıyor saat 4'ü geçmiş olmalı.

    D: Kurtulacağından hiç ümidim yok ama eğer kurtulursa çok rahatlayacağım. En azından boşa uykusuz kalmamış olurum. Ben hemen eve gideceğim. Yarın görüşürüz.

    L: Görüşürüz.

    .........

    Karanlık bir mahzende iki adam konuşuyordu.

    Sey: Demek ameliyatı yapmadı hı?

    X: Onun yerine Dr. Levent diye biri yapmış efendim.

    Sey: Bu iş artık kan davası oldu. Mevlüt, Kamil'e söyle doktor hanımın halini hatırını bir yoklasın.

    X: Emredersiniz beyim, dedi ve odadan çıktı.

    Sey: İyi günlerinin tadını çıkar doktor hanım...Malum sayılı gün çabuk geçer....

    GECİKTİĞİ İÇİN ÇOOOK AMA ÇOK ÖZÜR DİLERİM DEVAMI EN KISA ZAMANDA GELECEK.
    NOT: BU BÖLÜMDE YAZILAN TIBBİ OPERASYONLAR HAYAL ÜRÜNÜDÜR...

      Similar topics

      -

      Forum Saati Cuma Mayıs 17, 2024 7:14 am